Bazen mevkimakam, bazen para-pul, bazen de kaba kuvvetten
kaynaklanan güç çoğu insanı zehirler.
Lakin asıl tehlike, "güç sahiplerinin" zehirlenmesinden ziyade güce
maruz kalanların laçkalaşma ihtimalidir.
Neden mi?
Her şeyden evvel güç sahipleri sınırlıdır. Ayrıca güce maruz
kalanların laçkalaşması, güç sahiplerini daha da azdırır.
Unutmayalım, insanın kalitesi güçle kurduğu ilişkiden belli
olur.
Bundan sebep "eleştirel mesafenin" hayati önemi haiz olduğunu her
fırsatta dile getirmeye çalıştım.
Zira, insanoğlu bir kez laçkalaşmaya görsün bir daha iflah
olmaz.
Kabul etmek gerekir ki güçle kurduğu ilişki her "iktidarı" az veya
çok yıpratır. (AK Parti'nin en büyük şansı, hiçbir makamın iğvasına
aldanmayacak kadar dirayetli bir liderinin olmasıdır.)
Gelgelelim...
Uzun yıllar iktidarda kalmanın sonucunda yıpranmak anlaşılır bir
şeydir. Türkiye'de muhalefet durduğu yerde yıpranıyor, onu ne
yapacağız!..
Yıpranmaktan da öte, kirleniyor. Sadece partileri veya
particilikleriyle değil, medyasıyla da!
Kılıçdaroğlu, "Ben kimin nereden, ne kadar maaş
aldığını iyi biliyorum..." deyince bir kısım muhalif gazeteci adeta
panik...