Şampiyonlar Ligi gerçekten zor bir lig...
Sert takımlar var. İyi futbol oynuyorlar.
Hakikaten de bu seviyede çok iyi futbolcular da var. 6 maçlık ligde
şu Napoli'den 4 puan alabilmek çok önemli... Tabii ki hiç
yenilmemek de. Bu Napoli takımı, bu grubu geçerse ve karşısına
olağanüstü bir takım çıkmazsa yarı finali görür. Tarzları var,
deplasmanda da olsa riskli de olsa dar alanda oynamaya
çalışıyorlar. Bu dar alan da rakip yarı alan oluyor. Top
rakipteyken kendi yarı alanında beklemiyorlar. Fabri aut atışı
yapacak ya da Rhodolfo topu oyuna sokacak; stoperleri Koulibaly ve
Maksimovic çizgiye kadar çıkıyorlar. Bunun riski savunma arkasına
atılan toplardır, Beşiktaş her iki maçta da Aboubakar'ı bu
pozisyonlarda kullandı ama Napoli yine de, "Ben böyle bir takımım,
ben böyle oynarım" diyor. İki maçta rakip hoca Sarri'nin en büyük
hatası, İtalya'daki maçta Gabbiadini'yi oynatmaması, buradaki maçta
ise oynatmasıydı... Tam tersini yapması lazımdı.
Beşiktaş, bir sürü dezavantajına rağmen, sakatlara rağmen, hazır
olmayan oyuncularla oynamak zorunda olmasına rağmen, maçın başında
Tosic'in sakatlığına ve Adriano'nun yerini değiştirmesine rağmen
istediğini aldı. Napoli gibi bir takıma karşı iki maçta 4 puanı
ancak böyle alırsın. Orta sahayı kalabalık tutacaksın ki Şenol hoca
da bunu yaptı. Alanına çekileceksin. Önde baskı yaparsan stoperleri
dahil bütün takım pas yüzdesi yüksek olduğu için baskıyı kırarlar
ve kanatlarda toplu topsuz çabuk kanat oyuncuları olduğu için çabuk
geçerler. Şenol Güneş, orta sahayı kalabalık tutarak doğru yaptı.
Rakip 1 puana yetinmeden oynarken pozisyon da bulurken bu direnci
bir tek golle kırabilirsin. Öyle de oldu. O anda defansif orta
sahaları çıkarıp, hücumcuları girince Hamsik'le hemen golü
buldular. Aslında Beşiktaş, son 7-8 dakika oyuna ortak oldu.