Herkes kendi çıkarları peşinde! Hiçbir ülke, evrensel hukukun,
demokrasinin ruhuna sahip çıkmak için kendisini öne atmıyor.
Kendi menfaatine bakıyor.
Bazen, düşman dedikleriyle kol kola girebiliyorlar… Dost
dedikleriyle de anında çarpışabiliyorlar.
Hakmış, hukukmuş, insanlıkmış… Hepsi lafıgüzaf.
Varsa da yoksa da çıkar, menfaat, menfaat…
Mısırın darbeci Cumhurbaşkanından bahsediyorum. Halkın oyuyla
seçilmiş Mursi’yi içeri tıkadı, makamına silah zoruyla oturdu.
Batılı ülkeler başta olmak üzere, kimsenin gıkı çıkmadı.
Müslümanlar öldü, müslümanlar sürüldü, işkence gördüler…
Hapishaneler doldu. Demokratik ülkelerden ses seda yok hâlâ.
Sisi ise, yeni ittifaklar peşinde. Katar’a karşı oluşturulan nefret
blokunda yer aldı. Hatta ipin ucunu sıkı sıkı tutanlardan.
Seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi hâlâ içerde.
Ne sivil toplum kuruluşlarından, ne devletlerden… Ne özgürlük
yanlısı insanlardan tepki yok.
Silahı elinde tutanın kuralları belirlediği bir dünyaya doğru hızla
gidiyoruz… Birinci, ikinci dünya savaşlarında silahlar, güçler
belirlerken kuralları… Sonrasında oluşan uluslar arası algı az
olsun insanı umutlandırmıştı.
Silahı olmayanların da hakkı var, denilmişti.
Şimdilerde bu yaklaşım yerle bir… Kim kime dumduma. Elinde silahı
olan, makamı da, haklıyı da haksızı da belirleyiveriyor.
Adalet de silah, hukuk da silah… Bağışlayıcı ya da kahredici de
silah oluverdi.
Dünya sessiz… Dünya günlük telaşın içinde debelenip duruyor.
Haklıyı, mazluma kimsenin sahip çıktığı yok.
Sisi’yi proteste etmeleri gereken ülkeler, şimdilerde sisiyle kol
kola, yanak yanağa güç birliği yapmaktalar.