Dünkü yazım üzerine beni arayan Süleyman Soylu ile pazar sabahı
uzun ve verimli bir konuşma yaptık. Özellikle dünkü yazımın son
paragrafındaki uyarıları çok önemsediğini ifade etti ve eski derin
devlet ya da diğer deyimle kontrgerilla kalıntılarının bu işte
parmağı olup olmadığını çok dikkatle araştırdıklarını söyledi.
Türkiye tarihindeki provokasyonların hiçbirinin "kendiliğinden"
çıkmadığını ve birilerinin muhakkak birilerini örgütlediğini çok
iyi biliyordu Soylu. Özellikle Demokrat Parti (1950- 60) deneyimini
çok iyi incelemiş ve devletin labirentlerinden gelecek
kontr-operasyonlar konusunda müteyakkız bir siyasetçi Soylu.
Verdiği akıllıca örnekler siyasal bilincini gösteriyor.
Bakanlık koltuğuna oturur oturmaz hemen kendini "Devlet" zanneden,
konuşmalarında "Devlet aklı" gibi kavramları kullanmaya bayılan
halbuki bürokratik oligarşinin elinde oyuncak olan bakanlara son 10
senede ben çok şahit oldum. Türkiye'de bir "Devlet aklı" falan
yoktur. Var görünen akıl devletin ortak aklı değildir. O sözde
"Devlet aklı" ülkenin çıkarlarını değil kendi bürokratik kliğinin
çıkarlarını gözetir ve siyasetçiye de kurdun ağına düşmüş kuzu
muamelesi yapar. O yüzden bu ülkede siyasetçilerin akıllı ve
bilinçli olması şarttır, yoksa en güvendikleri bürokratlar bile
onları tasfiye ettirir...
Türkiye düşmanları göbek atar. Biliyorsunuz Yirmibeşoğlu denen bu adam 6-7 Eylül felaketiyle ilgili "Muhteşem organizasyon" tanımlaması yapıp özel harp yetenekleriyle övünmüştü.
Bu ülkede "Devlet aklı" denen şey işte bu Yirmibeşoğlu gibi adamların zihniyetidir.
Bu kafa hâlâ devlet içinde belli oranda vardır.
Değişik ittifaklara girip hâlâ operasyon yapacak gücü de vardır. Tuğluk'un cenazesine saldırı işi bu bağlamda kritiktir. Siyasi irade ise "Millet aklı" ile bu topluma kurulan tuzakları bozmak için vardır... *** Bakın size bu konuda yakın zamanda yaşanmış çok somut bir olay anlatayım. Bu Türk basınında ilk kez yazılıyor. Terör örgütleriyle mücadele ederken kullandığımız SiHA'lar malum. Bunlar insansız ve doğrudan terör hedeflerini bombalıyor. Bunların yakın zamana kadar atılan 10'undan 4'ü çalışır 6'sı çalışmaz haldeydi. SİHA bombayı doğru yere atıyor ama orda bomba fünyesi patlamıyor ve sonuçta hiçbir işe yaramıyordu. Bu 10'da 4 skoru asla "normal" değildi ve terörle mücadele eden belli birimleri zaaf içinde gösteriyordu.
Bu konuda en üst düzey kurullarda gereken tepkiyi milletin bazı bakanları gösterdiler.
Sonrasında bu skor normal hata payı oranına geldi ve mekanizma işlevsel hale geldi.
Devletin içinde birileri hâlâ bazı hesaplar yapmıyor değildir... *** Bu cenazeye saldırı olayı sağduyulu herkesi birleştirdi. Bu güzel bir olay. Fakat diğer taraftan Pervin Buldan'ın eşi Savaş Buldan'ı ve Yılmaz Erdoğan'ın amcası Namık Erdoğan gibi Kürt ileri gelenlerini "faili meçhul" olarak öldüren derin yapılanmanın bitmediğini de hiç kimse unutmamalı. Hem Kürtler hem de AK Parti bu yapılanmanın hedefinde olduklarını asla unutmamalı...