Birkaç gün önce Genelkurmay Başsavcılığı'nda askeri hareketlilik
soruşturmasında saatlerce ifade vermiş biriyim.
15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesi F-16 pilotları üzerinden bir
askeri hareketlilik olabileceğini yazmış, bu yüzden Genelkurmay'ın
sert bildirisine muhatap olmuş ve yine bu yüzden Ankara'ya askeri
savcılığa çağrılmış biriyim. Maalesef o zaman haklı çıktım ve o
F-16 pilotları ülkeyi bombaladı.
Şimdi de başka bir tip tehlikeye ve olası hareketliliğe işaret
ediyorum ve tüm muhafazakârlar ile demokratlara "Ordu kamuoyu"
kavramını yeniden hatırlatıyorum. Şu anki Türkiye'yi ve 16 Nisan
olayını "Ordu kamuoyu" kavramından bağımsız analiz eden her aydın
yanılmak mecburiyetindedir.
Tıpkı 27 Mayıs'ta çok ağır şekilde yanılan Şerif Mardin'lerin
liberal aydın kuşağı gibi...
Ordu-siyaset ilişkilerinin önemli bir uzmanı olan Ali
Bayramoğlu 15 Temmuz'dan sonra beni arayıp öngörümden ötürü
tebrik etmişti.
Bayramoğlu ile bu meseleleri 15 Temmuz öncesi- sonrası defalarca ve
saatlerce konuşmuşuzdur.
Keza Etyen Mahçupyan'la da aynı şekilde.
Fakat her ikisinin de şu anki konjonktürde "Ordu kamuoyu" kavramını
göz ardı ederek analiz yaptıklarını düşünüyorum...
Ordu kamuoyu şu an üç parçalıdır ama özünde üç parça da mevcut
iktidar partisinin düşmanıdır.
Başka güçlere karşı ordunun kimi parçalarının kerhen hükümetin
yanında olması durumu balon gibidir ve o balonun patlaması an
meselesidir.
Bu işler konjonktür kollama meselesidir. 16 Nisan'da çıkacak bir
"Hayır" sadece üç parçasıyla beraber ordu kamuoyunu yeniden
siyasetin parçası yapar. Başka hiçbir işe yaramaz. Ondan sonrası
ordu ile siyaset arasında dış faktörlerin de dehşet zarar göreceği
kanlı bir satranç oyunu olur. Dolayısıyla hayır oyu vermek ve hayır
çıkmasını temenni etmek aklın yolu değildir...