Dün liselerdeki sözde ayaklanmalar üzerine medyada kopan sahte fırtına ile ilgili yazmaya başlamıştım. Bu vesile ile 90'larda İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi'nde yaşadıklarımı da anımsadım...
***
60. Yıl ortamında o dönem garip şekilde hemen her ideolojik grup
vardı... Önce kendine devrimci diyen sosyalist bir grup oluştu. Bu
grup sol-Kemalizmden Marksizme doğru evrildi. İşin ilginci oradan
da PKK yandaşlığı noktasına geldiler. (Bu evrim süreci üzerine
düşünmeye değer!) İçlerinde bir ya da iki Kürt arkadaş vardı. Diğer
arkadaşlar ise Türk'tü...
***
Okulda nispeten daha küçük İslamcı bir grup da vardı. Orada da
sadece bir arkadaş İslamcı bir aileden geliyordu. Laik ortasınıftan
gelen bir grup arkadaşımız da o arkadaşımızdan etkilenmiş ve
beraber takılan bir ideolojik grup oluşmuştu...
***
Dahası 28 Şubat askeri darbe sürecinin Türkiye'yi boğduğu
zamanlarda bu darbe sürecinden rahatsız olup kendini daha liberal
çizgide bulan özellikle dindarlarla Kürtlere yapılan asker
zulümlerine özgürlükçü-demokrat bir dille karşı çıkan benim de
içinde olduğum bir politik grup da vardı...
***
Bu siyasi oluşumların başlarında yani lisenin ilk döneminde hepimiz
yakın arkadaşlardık. Ülkücü grubun başında olan arkadaşla devrimci
grubun başı arkadaş, serviste yan yana otururdu. Ben de
İslamcıların başı olan arkadaşla yan yana otururdum...
***
Dörtlü olarak servis otobüsünde kısıtlı bilgimiz fakat doymak
bilmez tartışma arzumuzla konuştukça konuşurduk. Fakat ardından bu
tablo bozuldu, aradaki entelektüel iletişim kopma noktasına
geldi...
***
"Abi"ler tarafından tavsiye edilen belli sembol kitaplar bu üç
grupta dikkatle okunmaya başlandı. Yaşadığımız zaman dilimi soğuk
savaşın bittiği, hararetle küreselleşmenin ve postmodernizmin
tartışıldığı 90'lardı ama okunan kitaplar soğuk savaş döneminin
kült kitaplarıydı...