Bizde ölümler sonrası yaşanan manzara tam da kör ölür badem
gözlü olur atasözümüzde olduğu gibidir. Fakat Kenan Evren'in
ölümünde bu sefer tam tersi geçerli oldu. Kenan Evren'in vefat
haberi geldiği andan itibaren tüm TV kanallarına bağlananlar adeta
hakaret yarışına girdiler. Celalettin Can ve Yaşar Okuyan Kenan
Evren ismi etrafında öyle bir marka yaratmışlar ki hemen her kanal
onları ayrı ayrı canlı yayına bağladı.
Elbette hem Can hem Okuyan hem de tüm 12 Eylül mağdurları Evren'e
saydırmakta haklılar. Özellikle 12 Eylül hapishanelerinde korkunç
zulümler yaşandı ve iğrenç işkenceler yapıldı...
Kenan Evren'in ölümü bana bu ülkede vefanın sadece bir semt adı
olduğunu da yeniden hatırlattı. Gerçeği söylemek gerekirse Evren'in
basın ve iş dünyasından seveni hala çoktur. Kendi iç dünyalarında
hala Evren'i severler. Çünkü Evren darbeci zalim komutanlığının
yanında özel hayatında da tuhaf bir babacan içi dışı bir adam
örneğiydi.
Karakter olarak da en çok iş ve medya dünyasına kendini yakın
hissederdi. Dostlukları ve arkadaşlıkları o camiadandı. Fakat şimdi
bu işadamları ve gazeteciler çıkıp konuşmaya korkuyorlar. Evren'le
ilgili anılarını anlatmaya bile çekiniyorlar. Adama yaşarken ve
güçlüyken çok yakın olanlar arkasından tek kelime bile etmiyorlar.
Evren'e çok yakın işadamlarının TV kanallarında ve gazetelerinde
Evren'e sövülüp sayılıyor. Tipik vefasızlık ve kaypaklık örnekleri
işte...