Dün de yazdığım gibi maalesef Erdoğan takıntısı denen hastalık başkanlık sistemine dair esaslı entelektüel bir tartışmadan bizi alıkoyuyor. Oysa bu mesele Türkiye'nin gelecek yüzyılı ile alakalıdır...
***
Bu mesele Erdoğan meselesi değildir. Erdoğan zaten çok güçlü ve
daha güçlü olmak için başkanlık sistemine ihtiyacı yok. Erdoğan
mevcut gücüyle şu anki sistemle istediği gibi ülkeyi yönetebilir.
Üstelik şu anki sakat sistemde Cumhurbaşkanı'nın yetkisi bol,
sorumluluğu ise nerdeyse yok. Şu anki sistemde kötü niyetli ve
güçlü biri diktatör gibi ülkeyi yönetebilir. Oysa sivil ve
özgürlükçü bir anayasal çerçeve altındaki başkanlık sistemi
modelinde isteseniz bile otoriter iktidar kuramazsınız. O yüzden
başkanlık sistemine geçiş demokratik hukuk devletinin de
garantisidir...
Başkanlık sistemi der demez "Diktatör yaratır" hurafesini duymaktan
çok sıkıldım. Besim Tibuk'un Liberal Demokrat Parti'si 1994'te
bu sistemi parti programında savunmaya başladığı zaman da aynı
saçma laflar söylenirdi. Oysa adam gibi bir başkanlık sistemi
gerçek bir kuvvetler ayrılığı sistemidir ve dolayısıyla
diktatörlüğe karşı panzehir işlevindedir. Ayrıca bazı tarihi
olgulardan bahsederek birtakım hurafeleri çürütmek
mümkündür.