Dün Türk akademisyenlerinin genel bir özelliği olan saflıklarına değindim. Elbette istisnalar vardır ama akademisyenlerin hem de nitelikli olanların bile çoğunluğu gerçek hayat karşısında saftirik bu ülkede. Akademinin tecrit edilmiş duvarları dışına çıkıp gerçek rekabetin yani kurtların çakalların ve tilkilerin olduğu siyaset ve ticaret arenasında da çok kötü çuvallıyor birçok akademisyen. Hem de en iyileri bile çuvallayabiliyor. Çünkü ticari ve siyasi hayatta başarılı olmak ve hele lider olmak için o kişide kurt zekâsının üst seviyede olması gerekiyor. Böyle bir kurt zekâsına sahip olmayan kişi ticarette ve siyasette liderliğe soyunursa kendini helak edip harcatmaktan başka bir işe yaramıyor.
***
Peki niye akademisyenlerin çoğunluğu böylesine saf? Mesela bu
ülkede hayatında bir tane kitap okumamış kimi işadamlarını tanıdım
ben. Hayatlarında bir tane bile kitap okumadıklarını açık açık
söylüyorlardı. Bu durumdan gurur duymuyorlardı ama yüksündükleri de
pek yoktu. Oğullarını ve kızlarını ise en iyi okullara göndermekle
övünüyorlardı. Haliyle tüm gün hamal gibi çalışmaktan başka
hobileri ve ince zevkleri de yoktu. Süfli ve avami şeyler onları
tatmin edebiliyordu...