Bizler, üstümüzde siyah önlük, beyaz yaka ile şehir meydanına toplanıp bir ağızdan ‘’Ordu Kıbrıs’a, Orrrdu Kıbrıs’aa, Orrrdu Kıbrıs’aa!!’’ diye avazı çıktığı kadar bağıran nesilleriz…
Kıbrıs Türklerini ‘’kara dinli kâfir’’ zalim Makarios’un katliam ve soykırımından kurtarmak için yalnızca bu sözle hançerelerimizi paralamaz, günü gelince bu defa da “Ya taksim ya ölüm! Ya taksiiim ya ölümm!!!’’ diye de bağırırdık…
Kim bilir? O çocuk çığlıklarımız, Adana’nın Yeniistasyon Meydanı’nda belki de bir bulut gibi havaya asılı duruyordur. Olabilir ki o mitingleri gören gözler, o sesleri işiten kulaklar vardır…
Neden olmasın ki?
O, “ol!’’ der ve olur.
Nitekim cumartesi günü Avrasya 1 Vakfında dinlediğim bir Dîvân Sohbeti’nde konuşmacı “Gün gelecek yapay zekâ, tarihte kalmış görüntüleri bugüne getirebilecek’’ dedi. Prof. İsmail Hakkı Aydın, bunu söyleyince hafızam, beni aldı Cağaloğlu Çatalçeşme Sokak, numara 16’ya götürdü. Burası sanki bir Enver Ören Üniversitesiydi. O gün merhum Enver Ağabey’le baş başa mıydık, başka kimse de var mıydı? Hatırlamıyorum. Ama şunu hiç unutmadım. O gün Enver Ören...