20 Haziran "Dünya Mülteciler Günü"dür. 2001 yılında ihdas
edilmişti. Ayrıca bir de "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği" isminde bir kurum var. Ama ne o kurumun ve ne de bir
faaliyetin işitilmediği o günün bir faydası görülmekte. Ortada
Türkiye'nin başını çektiği bir kaç fedakâr devletten başka kimse
yok...
Vatanından mecburen veya bir şekilde ayrılmak zorunda kalmış
insanlar, "mülteci", "sığınmacı" ve "göçmen" adını almaktadır.
Mülteci, belli safhalardan geçerek bir hukuki yapıya kavuşmuş
olanlardır. Sığınmacı için "mülteci adayı" denebilir. Göçmen ise
dilediği gibi yer değiştirmiştir. Mültecilerin varlığı bir buçuk
asırlık bir dramdır. Harpler, darbeler gibi sebeplerle ortaya
çıkarlar. Hem önceki ülkenin ve hem de varılan ülkenin nüfus,
sosyolojik yapı ve ekonomisini ciddi biçimde etkiler.
Bugün "Suriye" yahut "Suriyeli" kelimesiyle "mülteci" ve
"sığınmacı" kelimeleri -maalesef-eş anlamlı hâle gelmiştir. Resmî
kayıtlar, "Suriyeli mülteci sayısı"nı 5 milyon gibi verse de fiilî
durum bunun çok üstündedir. Suriye'de nüfusun en az yarısı içeriye
veya dışarıya doğru giderek yerinden oynamıştır.
Suriyeli mültecilerin 3 milyon kadarı Türkiye'dedir.
Lübnan'dakiler 1 milyonun biraz üzerindedir.