Onlar, 24 Haziran seçimlerine
“Millet İttifakı” adıyla girmişlerdi ama kısa sürede ne ittifak, ne
birlik, ne dayanışma kaldı.
Bugünkü siyasi yapılanmada
“muhalefet” veya “muhalefet cephesi” denince akla CHP, İYİ Parti ve
HDP gelir. Üçünün de durumu çalkantılı, sancılı ve
rahatsız.
“Bunların kendilerine hayrı
yok, millete nasıl faydalı olacaklar?” diye soran vatandaş
yadırganamaz.
CHP, 24 Haziran seçimlerine
giderken bir yandan İYİ Parti’nin, bir yandan HDP’nin değirmenine
su taşıdı. Bunu yaparken de gün gelip su darlığı çekebileceğini
hesaba katmadı.
Netice olarak Hilal-ı Ahmer
gibi darda-zorda kalmış veya kalabilecek partilerin imdadına koşan
CHP, kerhen cumhurbaşkanlığı adayı yaptığı politikacıdan 10 puan
kadar arkaya düştü. Muharrem İnce de “partimde oylar, 40 yıldır ilk
defa 30’un üstüne çıktı. Bunu da ben yaptım, genel başkanlık
hakkımdır!” demektedir.
Haksız olduğu söylenebilir mi?
Önce genel başkan ve merkezle uzlaşma zemini aradı. Partiyi anahtar
teslimi istedi. Olmayınca noter tasdikli delege desteği hayata
geçirildi. Şimdi toplanan imzalar mevzuunda Kılıçdaroğlu tarafıyla
İnce tarafı arasında uyuşmazlıklar sürüp gitmektedir. Bir taraf,
olağanüstü kongreyi toplayacak imza sayısına ulaşıldığını, diğer
tarafsa bunun gerçeklemediğini iddia ediyorlar. Bir yerde böyle bir
ihtilaf varsa ya taraflar sulh olur veya mahkemeye
gidilir.
CHP, çok yüksek ihtimalle
mahkemeye düşecektir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun merkezde yapacağı
geniş çaplı değişiklikler bile mahkeme yolunu kapamaya yetmeyecek
görünüyor...
İYİ Parti’ye
gelince:
Bu parti, 24 Haziran’da CHP’nin
tam aksini yaşadı. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce,
partisinden daha yüksek oy alırken İYİ Parti adayı Meral Akşener,
partisinden gerilere düştü. Büyük iddialar sahibi olduğu için
partisinin iktidar, şahsının da cumhurbaşkanı olamamasındaki
mağlubiyetten kendini mes’ul tutarak genel başkan adayı
olmayacağını ilan etti. Bu karar üzerine demokrasi tarihinde az
rastlanır gariplikler, tuhaflıklar ve sadakat adıyla ayıplar
yaşandı. Bir kısım partililer, genel başkanları kendilerini terk
etmesin diye kendini Akşener’in kapısına zincirlemekten başlayıp
daha nelere kadar her şeyi yaptılar.
Meral Akşener, bunun üzerine
“evet; vazgeçtim, yine adayım!” demese de “kayıtsız kalamazdım”
kabilinden kapıyı araladı. Partilileri de derin nefes aldılar.
Çünkü uğruna ağlaştıkları politikacı, aday olmayınca “niye ben
değil de o?” diyen genel başkanlık kavgası
kaçınılmazdı.
Parti tam da bu havada 12
Ağustos kongresine hazırlanırken dün içeride istifa bombaları
patladı. Parti kurucularından Yusuf Halaçoğlu, Özcan Yeniçeri ve
Nevzat Kor, genel başkan ve idaresini bir dizi suçlamayla itham
ettikten sonra İYİ Parti’den istifa ettiler.
Şimdi merak edilen istifaların
devam edip etmeyeceğidir. Etme ihtimali yüksekti. Ama hakkında
zaten malum iddialar dile getirilen bu parti, 12 Ağustos fevkalade
kongresine bu hayal kırıklığı ve moral çöküntüsüyle gidiyor. Meral
Akşener, bu defa belki de araladığı kapıyı sımsıkı kapayacaktır.
Tecrübesi az değildir; “siyasi vicdan beklentisiyle” bir yere
varılamayacağını bilir.
“Kopan kaybeder!”
demiştik...
Bir de sırtını PKK’ya, PYD’ye,
Kandil’e dayayan parti var. Bu malum parti, kanunun verdiği hakla
seçime katıldı, hâkim teminatıyla seçim kazandı ve böylece TBMM’ne
girdi. 2015’te kısa bir süre kendisini “Türkiye Partisi” olarak
takdim etmişti. Ancak Kandil’dekilerin kaşlarını çatması üzerine o
yoldan derhal çıktı.
O’nun Türkiye ile gönül bağı
olduğu söylenemez. Olsaydı Washington yönetiminin iki Türk bakana
müeyyide uygulama kararını reddeden partiler ortak metnine imza
koyardı.
Bu partiyi verdiği destekle
Meclis’e CHP taşıdı.
Kendi derdine düşmüş güya ana
muhalefet partisinin artık Kürtçü partiye sahip çıkması
beklenemez.
Mevzubahis 3 muhalefet partisi
8 ay sonraki mahalli seçimlere bu ahvalde gitmekte veya
gitmemekteler.
CHP’de genel merkez yeniden
kazansa dahi durulma beklenemez. Küsüp-darılmalar, belki bölünme ve
fakat mutlaka aşınma mukadderdir.
İYİ Parti, çabuk hastalandı.
Dağılma, bölünme gibi her akıbeti yaşayabilir.
TBMM’de olsa bile yabancılaşmış
malum parti ise tükenmeye mahkûmdur.