963 yılında Fars Samani
Devleti’ne karşı Sultan Alp Tigin tarafından dişe diş bir
mücadeleyle kurulan Gazneliler İmparatorluğu, 1136 yılına kadar
yaşamıştır. Bir Sünni Türk devletidir. Aynı zamanda ilk Müslüman
Türk devletidir. Başşehri Gazne’dir. Aşağıda ismi geçecek diğer
Türk devletlerinde olduğu gibi resmî dil Farsça, ilim dili Arapça
olmasına mukabil hanedan ve ordu dili Türkçe’ydi. Gazneliler,
Oğuzların Kayı boyundandır. Bu devletin toprakları üzerinde bugün
Hindistan’dan Azerbaycan’a kadar uzayan 11 devlet
bulunmaktadır.
Horasan da Gazneli hududu
içindeydi. Selçukiler, Horasan’da yerleşmişlerdi. Fakat vatanları
yoktu. Babaları Selçuk Bey’in 960’da ruhlarını tutuşturmasıyla
Çağrı ve Tuğrul Beyler, Oğuzlara vatan arıyorlardı. Bu sebeple
zaman zaman Gaznelilerle karşı karşıya gelmekteydiler. Yaşanan
ihtilaf, 20 yıl kadar sürdü. İki kardeş, 1037’de istiklal kararı
aldılar. Vaki karar üzerine Gazneli Sultanı I. Mes’ud, Selçuklular
üzerine yürüdü. İki ordu Dandanakan’da karşılaştılar. Çağrı ve
Tuğrul Beyler komutasındaki Selçuklu ordusu, kendinden iki kattan
daha büyük Gazne ordusunu 20 Mayıs 1040’da ağır bir mağlubiyete
uğrattı. 24 Mayıs Cuma günü Tuğrul Bey, ittifakla Selçuklu Sultanı
seçildi. Dandanakan mağlubiyeti, Gazneliler için çöküşün başlangıcı
oldu. Bu zaferi, Büyük Selçuklu Devleti’nin esas kuruluş tarihi
olarak da kabul edilebilir.
İsfahan, Nişapur, Hemedan,
Merv, Rey (Tahran), Büyük Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış
şehirlerdir. Devletin toprakları, Hindukuş Dağlarından Batı
Anadolu’ya, Orta Asya’dan Basra Körfezi’ne kadar yayılıyordu.
Selçuklular, Oğuzların Kınık boyundandır. Burada da hanedanla
ordunun dili Türkçeydi. Büyük Selçuklu Devleti de Sünni yani ehli
sünnet bir devletti. İlk Muhammed Alp Arslan ikinci sultandır.
1037’de kurulan devlet, 1194’e kadar devam etmiş, dağılmasından
sonra yerine aralarında Anadolu Selçukluları, Kirman Selçukluları,
Suriye Selçukluları ve Irak Selçuklularının da olduğu 15 devlet
kurulmuştur.
Mısır’daki Şii Fatimiler,
Bağdat’taki Abbasi Halifeliği ve Şarki Roma İmparatorluğu, Büyük
Selçuklu Devleti’nin çağdaşı devletlerdir. O dönemde çıkan fitneler
sebebiyle İslam âleminde merkezî irade zayıflamış, Müslümanların
birliği ve dirliği büyük zarar görmüştü. Fatımiler Filistin, Suriye
çevrelerine kadar çok yeri ele geçirmişlerdi. Abbasi Halifesi Kaim
Biemrillah, onlara karşı bir varlık gösteremiyordu. Büyük Selçuklu
Devleti, Sultan Tuğrul’la birlikte ehli sünnet Müslümanlığın
kalkanı ve sancağı olmaya başladı. Halife, hacca gidecek olan
Sultan’ı Bağdat’a davet etti. Davete icabet edildi. Halife Kaim
Biemrillah, Sultan Tuğrul’a çifte kılıç kuşandırarak kendisine
‘’şarkın ve garbın hükümdarı’’ unvanını verdi. Bu arada o çevredeki
Fatımi kaynaklı bir çok zararlı kimseler temizlendi. Tuğrul Bey’in
oğlu yoktu. Onun 1063’te ölmesi üzerine yerine Çağrı Bey’in
oğlu Alparslan geçti. Sultan Alparslan’la birlikte Sünni dünya daha
bir güçlendi. Merkezî irade kuvvetlendi. Sultan, 1064’te Kars ve
Ani’yi aldı. 1071’de Anadolu önlerinde Atsız adlı kumandanını
bırakarak rahat durmayan Fatımilerin üzerine yürüdü.
Beri tarafta Hıristiyan
dünyası, Büyük Selçuklu Devleti’nden rahatsız olmaktaydı. Bizans
imparatoru Romen Diyojen’in komutası altında askerî güç
teşkil ettiler. Adı geçen imparator iyi yetişmiş bir devlet
adamıydı. En az 200 bin asker toplanmıştı. Bunlara paralı asker
olarak Uzlar ve Kıpçaklar da dâhildi. Romen Diyojen’in maksadı, hem
Büyük Selçuklu Devleti’ni ve hem de Abbasi Halifeliğini ortadan
kaldırmaktı. Alparslan’ın yokluğu, onlar için iyi bir fırsat
olmuştu. Düşman ordusunun gelmekte olduğunu işiten Atsız,
Alparslan’a haber yolladı. Sultan Alparslan, Halifeyle
haberleşiyordu. Halife cuma günü namazdan sonra taarruz edilmesini,
bütün İslam memleketlerindeki hutbelerde mücahidlere dua edileceği
haberini yolladı. Ordu mevcudu, en fazla 50 bindi. Türkler
ağırlıkta olmak üzere bütün Müslüman unsurlar orduya dâhildi. 26
Ağustos 1071 Cuma günü namazdan sonra muhteşem Sultan, Allahü
tealaya “Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında
yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda harp ediyorum!’’ diye başlayan
duasını eda ettikten sonra askerlerine hitap etmişti:
-Askerlerim! Bilin ki bu
meydanda Allah’tan başka Sultan yoktur! Emir ve kader, ancak ve
yalnız ona aittir! Bu sebeple benimle birlikte muharebe etmekte
veya ayrılıp gitmekte serbestsiniz!
Askerler bu ihtara karşılık şu
cevabı verdiler:
-Sultanım! Emrinden asla
ayrılmayacak ve Allah uğruna seninle birlikte
savaşacağız!
Alparslan, geri dönmezliğin
işareti olarak atının kuyruğunu bağlamış ve kefen niyetine de beyaz
bir cübbe giymişti. Cumadan sonra başlayan çarpışmalar ovaya akşam
çökerken Selçuklu Türk ordusunun mutlak galibiyetiyle bitti. Sultan
Alparslan, huzuruna getirilen mağlup imparatoru teselli etti. Ancak
sadece sulh teklifini reddetmesinden dolayı kınadı. Bir antlaşma
yapıldı. Harp tazminatı mukabili imparator serbest bırakıldı. Romen
Diyojen’in ülkesine dönerken tahtan düşürüldüğünü öğrendi.
Konstantiniyye’ye vardığında ise gözlerine mil çekilerek
Kınalıada’ya yollandı. Burada öldü.
Malazgirt’in 947. fetih yıl
dönümündeyiz.
Bugün İslam medeniyetinin
aydınlatıcı güneşi, Alparslan’ın duası, bin yıllık hâkimiyetimiz ve
Türk’ün muazzam iman ve cesareti iç içe geçmiştir. Malazgirt
Zaferi’nin sebepleri, Alparslan’ın imanı, askerin oku ve ordunun
cesaretidir. Malazgirt’i fethederek Anadolu’yu bize vatan kılan
Sultan Alparslan ve onun mücahid askerlerini rahmet ve minnetle yâd
ediyoruz. Malazgirt’te atılan ok, İstanbul surlarında Ulubatlı
Hasan’ı, Sarıkamış’ta kar kuzularını, Çanakkale’de Seyid
Onbaşı’yı, Ecyad Kal’ası’nda Mehmetçiği bulmuştur.
1040 Dandanakan Zaferi’nden
Malazgirt’e, oradan Sırp Sındığı Zaferi’ne, İstanbul’un fethine,
Mohaç’a, İstiklal Harbi’ne kadar hep aynı iman ve aynı ruh bu
semalarda dalgalandı. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü ihanetini
mağlup eden de aynı iman ve aynı ruhtur. Birliğimiz, dirliğimiz,
Malazgirt’te saf tutan kardeşliğimiz devam ettikçe bu iman ve bu
ruhla dünya üstümüze gelse bile daha çok zaferlere imza
atarız.
Bundan böyle Malazgirt’in zafer
yıl dönümleri, 2071 Cihan Devleti Türkiye’nin
habercileridir.
Bu vesileyle iki teklifimizi
paylaşıyoruz:
1-Malazgirt Meydan Muharebesi
ve İstanbul’un fethi Millî Bayram yapılmalıdır.
2-Bir Roma imparatorunun
unvanından gelen “Ağustos’’ kelimesi, takvimimizden çıkartılarak
onun yerine “Alparslan’’ denmelidir.