Artık bu şiddet endişesi ve tedbir alma zaruretlerinin hazin
hatıralar olarak mazide kalması lâzım. Bugün bile 1 Mayıs,
tedirginlik ve ondan da öte kaygıyla algılanmakta. Her 1 Mayıs
yaklaşıp da polisiye haberlerle sendika itirazları işitildikçe
yüreklerde bir "acaba?" rahatsızlığı başlamaktadır.
Sendikalar, mayıs ayının bahar ikliminde topluca bir kutlama
yapmak, dayanışmalarını tazelemek, neş'elenmek ve problemlerini
milletle paylaşmak için meydanlara çıkarlar.
Eğer; işçi, bir kısım işverenler tarafından iş yerindeki makina
gibi görülmeyip de hakkı teslim edilseydi sendikalara herhâlde
ihtiyaç kalmazdı. Ama ne yaparsınız ki böyle bir dünya yok. Çalışan
veya emekli olmuş insanlarla görüştüğümüzde sohbetten çıkan sonuç
şudur ki az sayıdaki işveren, çalışanından "Allah razı olsun!"
duasını alabilmektedir. "Kul hakkına riayet ediniz" ilâhî buyruğu
insanlarda vicdanileşse bu hayat başka türlü olurdu.
İşçinin, çalışanın emeği, göz nuru ve alınterinin suistimal
edilmemesi insanlık hasletidir. Ancak işçi, öyle zamanlar oluyor ki
hem işveren ve hem de sendika tarafından istismar
edilebilmektedir.