Kaderin bize 10 yıl arayla iki kere lûtfettiği ikrâmı almasını
bilemedik. İlki, 2 Ağustos 1991'de Birinci Körfez Harekâtı
başladığında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Irak'a girme projesi,
genelkurmay başkanı Necip Torumtay'ın istifa etmesiyle akamete
uğradı. İkincisi de Hükûmet Tezkeresi'nin 1 Mart'ta TBMM'de
reddedilmesiyle 20 Mart 2003'te harekâtın dışında kalmamızla
gerçekleşemedi.
Eğer; bu cesaretsizlik ve basiretsizlikler olmasaydı, Irak, bugünkü
parçalanmışlığa marûz kalmayacak, bugünkü terörü yaşamayacak,
milyonlar ölmeyecek, namuslar kirlenmeyecekti.
Eğer; bu cesaretsizlik ve basiretsizlikler olmasaydı, bugün DEAŞ
diye bir terör örgütü bölgenin başına dert edilmeyecek, Meclis-i
Meb'usan'ın 28 Ocak 1920'de yemin ederek aldığı Mîsâk-ı Millî
kararı gereği topraklarımız olan Musul ve Kerkük aslî sahibine
dönecekti.
Eğer; bu cesaretsizlik ve basiretsizlikler olmasaydı çok yüksek
ihtimalle Suriye'de Arap Baharı yaşanmayacak, güneyimizde Kürt
koridoru fitnesi çıkmayacak, Suriye halkı tarümar
edilmeyecekti.
Eğer; bu cesaretsizlik ve basiretsizlikler olmasaydı bugün Kürt
petrolüne ilişilmeyecek, Kerkük'ü kaybetme tehlikesi
doğmayacaktı...
Kerkük Vilâyet Meclisi, dün bir toplantı daha yaptı.
Bu toplantı da Türkmen ve Arap üyeler tarafından boykot edildiği
için yalnızca 26 Kürt üye ile gerçekleşti. Masada iki gündem
maddesi vardı:
Irak Millî Meclisi'nin Kerkük'teki resmî binalara sadece Irak
bayrağının asılabileceğine dair 1 Nisan 2017 tarihli kararıyla
Kerkük'ün nihâî statüsü için yapılacak referandumu görüşmek...