Eğer; beklenmedik bir zamanda
hem de çok sudan bir sebeple araya bir nifak sokulmazsa AK
Parti-MHP ilişkileri gayet seviyeli olarak devam
etmektedir.
Bu iki parti, 24 Haziran genel
seçimlerinde ‘Yenikapı Ruhu’ndan hareketle ve millî beka
uğruna “Cumhur İttifakı” adıyla birlikte hareket ettiler ve
her ikisi de kazançlı çıktılar. O ittifak, “Parlamenter Sistem”i
terk edip “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”ni başlatma
adımıydı.
Şimdi sırada, o başlangıcı
muhkemleştirme çalışması vardır. Sistemin muhkemleşmesi, mahalli
seçimlerin kazanılmasıyla mümkün olacaktır. Bu seçimlerin ana
belirleyici unsuru 30 Büyükşehir’dir. Bunların içinde de İstanbul,
Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Konya, Antalya, Trabzon, Erzurum,
Diyarbakır ve Gaziantep ağır basmaktadır.
İzmir, muhalefetin kalesi
olmaya devam edecek gibi görünüyor. Adana, yine MHP diyebilir.
Gaziantep, Erzurum, Trabzon, Konya, Bursa AK Parti’nin olacaktır
diye düşünüyoruz. Diyarbakır, teröristlerin tasallutundan
kurtarılırsa AK Parti kazanabilir. Yoksa seçimin ardından kayyım
tayini kaçınılmaz olur.
Ankara için konuşmak erken
olabilir.
İstanbul, kader
kavşağıdır.
Bir süre önce bu sütunda kaleme
alıp dün gece de HABER GLOBAL’de tekrarladığımız görüşümüz
şudur:
-İzmir’i almak varken Ankara
kaybedilirse bu ağır yara olur. Fakat İstanbul’un kaybı ölümcül
yara olur. İstanbul’u kaybeden bir iktidar ayakta
kalamaz.
Sn. Devlet Bahçeli, 24 Haziran
seçimlerinden önce “Cumhurbaşkanlığı Sistemi, yerine iyice oturana
kadar biz, 2025 yılına kadar desteğimize devam edeceğiz” demişti.
MHP’nin İstanbul’da aday göstermemesinin sebebi, var olan bu
taahhüt ve belirttiğimiz gerçektir. İttifak, bu yüzden zaruri
olmaktadır. Seçim mevzuatı, genel seçimlerde ittifaka imkân
vermekteyken mahalli seçimlerde böyle bir imkân yoktur. Sanıyoruz
her iki parti de bugün anayasa değişikliğinde bunu temin etmemiş
olmanın pişmanlığı içindedir.
MHP’nin İstanbul’da aday
göstermemesi kat’idir. Buna mukabil AK Parti’nin de Osmaniye’de
aday çıkartmaması söz konusu olmakta. Bu durumda MHP’nin masaya
yatırılmasını istediği Büyükşehir Belediyesi 28 olur. Kimin nerede
kuvvetli olduğu bellidir. Bu da iki değerle ölçülür. Birincisi o
Büyükşehir Belediyesinin hâlen hangi partide olduğu ve buna bağlı
olarak şu anki keyfiyetin ne olduğu?
Tabii 51 vilayet daha var.
İttifakın yalnızca İstanbul artı 29 Büyükşehir, yahut İstanbul ve
Osmaniye artı 28 Büyükşehir’de mi yoksa 81 ilde mi olacağı merak
mevzuudur.
AK Parti de MHP de lider
ağırlıklı iki partidir. Tabanları birbirine çok yakındır. İttifakın
sadece Büyükşehirler veya o öncelik ve şekillenmeyle beraber daha
gevşek biçimde diğer 51 vilayette olup olmayacağını ve usul ve
üslubunu liderler ve parti yönetimleri
kararlaştıracaktır.
O, onların
meselesi.
Yerli ve millî düşüncenin
meselesiyse bu ittifakın behemehâl tahakkuk etmesidir. Yerel diye
bu seçim hafife alınamaz. Hafife alınamadığı gibi kimse zaferi
cebinde de bilmesin. “Az tamah, çok ziyan getirir!” diye bir
deyimimiz vardır. Bunu unutmamalı. Şunu ise hiç
unutmamalı:
Emekli, maaşlı, dar gelirli,
orta tabaka zor durumdadır. Ay sonu getirilemiyor. Bu yalımların
sandığa ulaşmaması mümkün değildir. Diğer taraftan şımarıklar,
görgüsüzler, her devrin adamları, kısa zamanda köşeyi dönenler
topluma büyük rahatsızlık verdiği gibi diğer yanda da kırgınlar da
vardır. Millet, her şeye rağmen, her şeye Tayyip Beyin hatırına
katlanmaktadır. Bu sebeple ve büyük bir vicdani mes’uliyetle
diyoruz ki Sn. Erdoğan’ın bugüne kadar kendine ivazsız ve garazsız
olarak büyük dava uğruna destek vermiş kitleye karşı hata etme
şansı yoktur.
İki parti de Büyük Davayı,
büyük ufukları, millî bekayı düşünerek aklıselimle hareket edip
yarınları tehlikeye atacak her tamah ve hesapsızlıktan uzak
durmalıdır.
Büyük Dava mı?
Sevgili Peygamberimizden
-aleyhisselam- bugüne kadar devam eden Ehli Sünnet Müslümanlık,
dayanışma içindeki ümmet, hür millet, müstakil vatan ve sağlam
aile.