Daha halk oylaması mes'elesi gündeme
geldiğinde CHP'nin AK Parti-MHP destekli referandumu kaybedeceği ve
partide yeni bir mücadelenin başlayacağı belliydi.
CHP yönetiminin, 51,4'ün geçersiz
sayılması için YSK'ya ve Danıştay'a gitmesi, buralardan eli boş
dönmesi üzerine de AİHM'ye gitmeyi düşünmesinin asıl sebebi parti
içi muhalefeti susturmak, olağanüstü kurultay isteklerini
uyandırmamak ve genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerini
sorgulatmamak içindi.
AK Parti başta olmak üzere CHP'nin
rakibi olan partilerin Sn. Kılıçdaroğlu için "8 kere seçim
kaybettin yine yerindesin!" Eleştirisine parti içi muhaliflerin
katılmaması mümkün değil. Ancak bugüne kadar seslerini
çıkartmıyorlardı. Şimdiyse parti içi mücadele başladı ve giderek
kızışacak. Referandum sonrası Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı ilk tavrı
eski genel başkan Deniz Baykal koydu. Sn. Baykal'ın bir kaset
kumpasıyla genel başkanlıktan düşürülme acısını içinden attığı
düşünülemez. Böyle bir zamanı bekliyor olduğu aşikârdır. Fırsatı
bulunca da yüklendi. YSK, düşünülüp vazgeçilen AYM, Danıştay ve bir
ümit beklenmeyen AİHM ihtimalinden sonra eski genel başkan, yeni
genel başkana âdeta talimat verdi: