Tanzimatçılar, Jön Türkler ve İttihadçılar, Fransız İhtilâli'ne
hayran olan kadrolardı.
23 Aralık 1876'da Meşrutiyet idaresi ilân edilmiş, fakat başta
Ermeniler olmak üzere memleketin meclisteki ekalliyet/azınlık
meb'uslar eliyle parçalanması tehlikesi baş göstermişti. Bunun
üzerine Sultan Abdülhamid Hân, 14 Şubat 1878'de Ayân'ı/Senatoyu
açık bırakmış, Kanun-ı Esâsiyi/Anayasayı da mer'iyette/yürürlükte
bırakmış, Meclis-i Umumî'nin Meclis-i Meb'usan kanadını feshetmek
zorunda kalmıştı.
Memleket, siyaset dehâsı bir Sultan eliyle kayıp yılların
ziyanlarını telafi ediyor, hemen her sahada büyük bir kalkınma
hamlesi yaşanıyordu. İmparatorluğu parçalamayı kafaya koymuş,
Siyonistler, masonlar ve haçlılar bu durumdan çok rahatsızdı.
Türkiye’yi karıştırma sinsiliklerini hızlandırdılar. Zaten
Tanzimat, Jön Türk ve İttihadçı münevverleri yarım asırdır kaçıp
kaçıp Paris, Berlin ve Londra’ya giderek himayesine girdikleri
devletlerin yardımlarıyla "Kızıl Sultan" ve "müstebit" dedikleri
Padişah aleyhine oralarda gazete ve mecmua çıkartıyorlardı.
Bu yeraltı ve yerüstü, içeriden ve dışarıdan yürütülen kinli
muhalefet, tarih 1908'lere geldiğinde zirveyi bulmuştu.