İsmi “Halk Partisi” ama bu
parti, ismiyle müsemma değil. İsmi “Halk Partisi” fakat halktan
değil, kendini seçilmiş, süzülmüş ve fildişi kulede görenlerden oy
almakta. Halktan hiç mi oy almamakta? Alıyor fakat yeterli değil.
İktidar olacak kredi açılmıyor.
Halktan yani köylüden, işçiden,
gecekondudan, kenar semtten dar ve orta gelirliden oy alan,
oldum-olası muhafazakâr partiler DP, AP, ANAP, DYP Refah ve AK
Parti oldu. Avrupa Sosyal Demokrat Partiler Birliğine üye olduğu
hâlde CHP hiçbir zaman Avrupai anlamda sosyal demokrat parti
olmadı.
CHP, tabandan gelmediği için
millî bünye ile bitmeyen bir sürtüşme içindedir. Milletin dini,
dili, örfü, eğitimi, yemesi-içmesi eğitimi, CHP için kavga sebebi
oldu?
Niçin?
Çünkü CHP hep kendini veya seçim
kazandığı çevreleri halkın ve halkın değerlerinin üstünde gördü ve
görmekte. CHP büyükşehirlerdeki bazı kaleleri için “okuryazarlığı,
kişi başına millî geliri en yüksek ilçeler” diye övünür.
Hâlbuki, CHP buralara sıkışıp
kalmıştır. Bazı büyükşehirlerin bazı merkez ilçelerinde nüfus yoğun
olarak CHP’li elit sınıf yaşar. Onlar, aslında CHP’ye değil,
laiklik-kemalizm- Avrupalılık karması ideolojililerine oy verirler.
Orada milletvekili veya belediye başkanının kimliği arka plandadır,
belirleyici unsur, altı oktur. O flamayı rakı içme hürriyetinin
teminatı olarak görür.