Nesillerin yalnızca dostları değil; düşmanları da tanıması gerekir. Bu zaruret, sadece ferdî hayatta değil, devlet ve millet hayatında da geçerlidir. Ama bu değişmez gerçeğe rağmen bugünkü nesillerin ASALA'yı tanıdıkları söylenemez. Bu eksikliğin ilk sorumlusu arkadan gelen nesiller değil, o nesillere dost ve düşmanı öğretmeyen aile, okul ve medyadır.
ASALA, bir Ermeni terör örgütüydü. 1915 olaylarının intikamını
almak ve Doğu Anadolu’yu canımızdan koparmak için kurulmuştu.
Bu intikam örgütünü kurduranlar, vaktiyle Taşnak ve Hınçak
terör çetelerini kurdurup Osmanlıya saldırtan, devleti sona
zorlayan ona "hasta adam" diyen aynı Batılı başkentlerdi.
Osmanlı, Ermeni teb'aya/vatandaşlara "millet-i sadıka"
derken, haçlı dünyası bu sadık unsurdan bir zalim düşman
çıkartmıştı.
Osmanlı arkada kalmış, dünya savaşları çoktan bitmiş, güya bağımsız
bir de Ermeni devleti kurulmuş olmasına rağmen o olaylardan yarım
asır sonra 1970'lerde elinde silahla ASALA ortaya çıkmıştı.
Haçlı Batı, Sevr emelleri uğruna Ermenileri kullanmaya devam
ediyordu.
ASALA çeteleri, dünyanın muhtelif merkezlerinde çok sayıda
büyükelçi, konsolos, kâtip ve polis gibi hariciye memur ve
çalışanımızı şehit etti. Bu cinayet
haberleri, 1970'lerde manşettir. Ne var ki o manşetlerin
bugün iletişim fakültelerinde gençlere okutulduğundan emin
değiliz.
Adı geçen örgüt, doludizgin giderken birdenbire önce sustu,
sonra da izini kaybettirdi.