Bugün artık o ilkellik, o
taassup hayatımızda yok. İktidar değiştiğinde yeni bakan, sadece en
yakın çalışma kadrolarını kendine yakın isimlerden kurmakta, diğer
insanlarsa işlerine devam etmekteler. Bu aynı zamanda devlette
devamlılığın da sonucudur. Doğrusu da budur. Diğeri kıyımdır,
partizanlıktır, husumettir, kul hakkına girmektir.
Çalışan ister işçi, ister
memur, ister kadrolu ve isterse sözleşmeli olsun... İster işe yeni
alınma mevzubahis olsun, isterse devamlılık.
Dikkat edilecek ölçü
tektir:
Ehliyet ve
liyakat!
Bu değişmez ölçüye değil de
hısım-akraba-hemşehri olmaya, adam kayırmacılığa, partidaşlığa,
ideoloji birliğine ve buna benzer indi tercihlere göre hareket
edilirse o cemiyette evlerin bacasından sadece duman değil, ah’lar
da yükselir, barış, huzur adalet zarar görür, itidalin yerini
husumet alır.