Saçma sapan senaryoları, uzun bakışmaları ve
ağır tempoları nedeniyle artık dizi seyretmediğimi yazmıştım.
İnternetteki videolar ise hem gerçek hem de çok daha eğlendirici.
Ayrıca bize hakiki yüzümüzü de gösteriyorlar; bu yüzden biraz da
acıklı.
Mesela en son yaşlı bir amcayla yapılan bir röportaj izledim.
Gülmemek mümkün değil.
Bir amca, üstün tarih, politika ve ekonomi bilgisine dayanarak
aslında AKP’nin çok geç kaldığını,
Osmanlı biter bitmez başa gelseydi nasıl dünya
lideri olacağımızı ballandıra ballandıra anlatıyor. Bu arada da
Cumhuriyeti kuranlara “O hainler,
emperyalist uşakları başörtüyü yasakladı” derken bir abla
yaklaşıp, “Sen önce dişlerini fırçalamayı öğren” diyor.
İşte asıl ondan sonra başlıyor her şey. Amca deliriyor ve kadının
ardından bağırıyor
“Vallahi bak 155’i ararım, seni içeri aldırırım. Seni
öldürürüm! Vatan haini! Savunma! Alçakları savunma! 15 Temmuz
alçaklarını savunma! Kürtaj yapıyok burda!” diye
bağırıyor.
Oradaki ‘kürtaj’ kelimesi ne alaka dediniz değil
mi?
Amca ‘röportaj’ demek istiyor ama Türkçesi
yetmiyor. Nasıl olsa iki kelime de ‘taj’ ile bitiyor. Ha
‘kürtaj’ ha ‘röportaj’.
Bu amca, toplumdaki bir kesimin aynası aslında. Onun gibi birçok
kişi var. Bilgisi yok ama fikri var. Cahil ama küstah! Ayrıca ahkam
kesmekte, efelenmekte bir numara.
Hoşuna gitmeyen bir şey söylenince, hem de bir kadın tarafından,
coşuyor adeta. Amca çok da kurnaz aklınca. Alıyor arkasına güçlüyü
ve saldırıyor! Ve o kadar tanıdık bir saldırı ki. Karşısındakinin
ne dediğinin önemi yok, hoşuna gitmedi mi… Başlıyor hemen
“Vatan haini! Fetöcü! 15 Temmuz hainlerinin
savunucusu…”
Tanıdık geldi mi?
İşte kavramların, söylemlerin içi boşalınca; her şeye söylenir
oluyor.
Vatan hainliğinin bile gerçek...