Futboldan pek anlamam, bu yüzden de sevdiğimi
söyleyemem.
Küçükken babam Fenerbahçeli diye
Fenerbahçeliydim. Gençliğimde sevdiğim
arkadaşlarım Galatasaraylı diye
Galatasaraylı oldum. Evlendim, eşim
Beşiktaşlıydı… Hayır, Beşiktaşlı
olmadım ama Beşiktaş sempatizanı oldum.
Bazıları bana dönek dedi.
Kabul etmedim! Hâlâ da etmiyorum.
İnsan doğruyu ararken değişik şeyleri denemesinden daha doğal ne
olabilir!
En sonunda anneannemin dediğine geldim. “Hangi takımı tutuyorsun?”
diye sorduklarında hep “Milli takım” derdi. Ben de
artık bir tek milli maçlarda milli takımı tutuyorum. * *
* Takım tutmasam da Fenerbahçe’nin son
kurultayını ve Ali Koç’un zaferini televizyondan
izledim. Çok etkileyiciydi. Hele Ali Koç’un konuşması…
“Kimseye biat etmedik. Kimseden menfaat beklemedik. Aynaya
baktığımızda kendimizi sorgulayacağımız ilişkiye girmedik”
dedi. Bu nasıl güzel bir ifade… Ne önemli bir örnek… Nasıl dürüst
ve aydınlık bir bakış açısı… Dinlerken en az bir
Fenerbahçeli kadar heyecanlanıp mutlu oldum.
Ali Koç, Türkiye’nin en zengin
ailelerinden birine mensup. Ayrıca çok da yakışıklı… Yine de bu
özellikleri karizmasının çok gerisinde kalıyor. Onu dinlerken, iyi
eğitimli, vizyon ve vicdan sahibi kişilerin önderliğine ne kadar
hasret kaldığımızı düşündüm.
En önemlisi de konuşmasında “Mustafa Kemal’in yolunda
yürümeye devam edeceğiz. Atamız Fenerbahçeli. Evet Fenerbahçe’ye
çok yakındı tarihte. Ama onun kimi tuttuğu önemli değil, kimin onun
yolunda yürüdüğü önemli” dediğinde beni gerçekten
fethetti.
Ayrıca çok da mütevazı biri… Ekibinde çalışanlara isimleriyle hitap
edip teker teker teşekkür etti. Bunlar yüksek mevkilerde
görmeye hiç alışık...