Türkiye'nin İsrail'le ilişkileri normalleştirme yoluna girmesi
eleştiriliyor, doğal olarak. Doğal olarak, zira One Minute ve Mavi
Marmara'dan bu yana, Türkiye'nin yürüttüğü İsrail politikası ile
şimdiki yumuşama sinyalleri taban tabana zıt bir görüntü
arzediyor.
Onu bırakın, Filistinli Müslümanların yurdunu gaspeden ve yıllardır
Müslüman katleden İsrail'e karşı, Türkiye'nin dindar kesimlerinin
onyıllardır biriktirdiği ortak öfkenin taşıyıcısı oldu AK Parti.
Erdoğan'ın bu kadar sevilmesinin bir nedeni de toplumun bu
hassasiyetini sembolize eden gelmiş geçmiş ilk siyasetçi olmasıydı.
O, İsrail'le hep “dost” olagelmiş, böylesinin daha “güvenli”
olacağını düşünmüş, kokmaz-bulaşmaz sağ siyasi geleneğe karşı,
İsrail'e karşı masaya yumruğunu vuran ilk Başbakandı.
Dolayısıyla ortada neredeyse varoluşsal denebilecek bir çelişki var
gibi gözüküyor ve buna basit bir tutarsızlık deyip geçmek için;
fazla derin ve fazla eski bir isyan duygusu ve bu duygunun
taşıyıcılığını üstlenmiş bir siyaset bulunuyor.