Özlem Albayrak Yeni Şafak Gazetesi

Cemaat yurtları kapatılmalı mı?

Adana Aladağ'da çıkan yurt yangınında 1 eğitmen 11 kız öğrenci, 12 kişinin feci şekilde hayatını kaybetmesi tüm Türkiye'nin yüreğini dağladı. “Sorumlular bulunsun”, “denetimler...

02 Aralık 2016 | 1.288 okunma

Adana Aladağ'da çıkan yurt yangınında 1 eğitmen 11 kız öğrenci, 12 kişinin feci şekilde hayatını kaybetmesi tüm Türkiye'nin yüreğini dağladı. “Sorumlular bulunsun”, “denetimler neden yetersiz?” gibi isyan cümlelerine hepimiz tüm kalbimizle iştirak ettik. 

Ancak internette okuduğum bazı öneriler vardı ki, onları geçici bir öfkeyle söylenmemişse pek gerçekçi bulduğumu söyleyemeyeceğim doğrusu. Sözgelimi bu ve benzeri cemaat yurtlarını -hatta fırsat bu fırsat- imam hatipleri toptan kapatmayı önerenler, cemaatlerin “öğrenci eğitme işinden” vazgeçmesini teklif edenler vardı. Ama yurtların devlet denetiminde olması gerektiğini söylemek başka, tamamen kapatılmasını istemek başka; birisi kesin bir gereklilik, öteki rüya zira…

Neden? Çünkü cemaat ve vakıf yurtlarının kapatılması içinde bulunduğumuz toplumsal şartlarda mümkün gözükmüyor. Nitekim biz, başka bir şehirde üniversite kazanan kızını yeterince sınırlama/kısıtlama mekanizması bulunmadığı gerekçesiyle devlet yurtlarında bırakmayı bile zul sayıp, söz konusu ödeme miktarının iki ya da üç katını vererek vakıf yurtlarına, cemaat yurtlarına, dindar bir yapının denetimindeki evlere gönderen ebeveynlerin çoğunluğu oluşturduğu bir toplumuz. Çoğunlukla, çocuklarının Kur'an-ı Kerim ve İslami ilimler öğrenmesini, bu minvalde sert yollarla bile olsa disipline edilmesini lüzumlu gören, bu uğurda çocuklarını yatılı vererek onlardan uzak yaşamayı bile göze alan ailelerin oluşturduğu bir toplumuz. 

Ve şu durum ortadayken bile bazılarının hâlâ, “imam hatipler kapatılsın” diye kampanya yapmasını anlamakta zorlanıyorum. İmam hatipler “hem dini hem fenni öğretme” iddiasının yanı sıra, biraz da hemen her vesileyle hortladığını gördüğümüz bu üstü örtük din düşmanlığına inat bu derece popüler oldu. 

Bazıları sahiden de, o eski Cumhuriyet ideolojisinin ”bastırırsak kaybolur” yönteminin, “biz yok dersek yok olur” algısının bu ülkede ne çok trajediye yol açtığını, üstelik bundan bir sonuç da alınamadığını, kurtulunmak istenen “dinselliğin” daha büyük bir dalga olarak geri geldiğini hiç anlamamış gibiler... 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 278 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.596 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.270 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 161 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 463 Okunma