CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Adana’da katıldığı Dünya Avşarlar Derneği
dördüncü kuruluş yıldönümü şenliğinde özetle şunları
söylemiş:
“Bizim de çok kabahatimiz,
kusurumuz var. Bir başörtüsü meselesini
Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel
meselesi haline getirdik. Sana ne kardeşim
ya, kadın ister başörtüsü takar, ister
takmaz. O kız çocuğumuz üniversiteye
gidiyor mu, okuyor mu, imkânını sağlıyor
muyuz? Derdin o olmalı. Çocuklarımız
okumalı, bilimi öğrenmeli ve hayatı
sorgulamalı. ‘Neden Türkiye bu haldedir?’
demeli. Bunları yapmalıyız.”
***
Kılıçdaroğlu yanılıyor ve başörtüsü ile
türbanı karıştırıyor. Sözcükleri yanlış kullanınca işte böyle olur.
İslamcılar hile yaparak bir tür üniforma olan türbana
“başörtüsü” dediler. Ancak Cumhuriyetçiler bu tuzağa
düşmediler, başta ben fakir olmak üzere geleneksel başörtüsüne
değil, türbana karşı çıktılar. Rahmetli dostum
Tunuslu şair ve filozof Abdelwahab
Meddeb başörtüsü ile türban farkını şöyle
açıklıyordu. Açıklamaya Türkiye’yi ben kattım:
“Geleneksel başörtüden
ideolojik başörtüsüne geçildi. Daha önce
Pakistan’daki, Hindistan’daki başörtüsü
sariye benziyordu. Fas’taki ise cebellaya
benziyordu. İkisinin arasında bir
benzerlik yoktu. Bugün, başörtüsü
-ya da hicap- Endonezya’dan Paris’e,
İstanbul’a kadar aynı: Türban yani.
Geleneksel başörtüsü ile hiçbir ilişkisi
yok, her yerde Siyasal İslamın simgesi
oldu. Evrensel amaçlı bir üniforma oldu.
Henüz kazanamadı ama Müslümanın
aklı (mantığı) İslamcılığın etkisine
girdi. Böyle bir etki son derece
tehlikelidir.”
***
Kıdemli imam hatipli Ahmet Hakan, Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasının üzerine mal bulmuş mağribi gibi atladı: “CHP, biraz da şartların zorlamasıyla ve hayli gönülsüz olarak başörtüsünü mesele olarak görmekten vazgeçtiğine dair işaretler vermişti ama özeleştiriye asla ve kata yanaşmamıştı. / Dikkat! Dikkat! / Bu bir ilktir! / CHP, ilk kez bu konuda yan yollara sapmadan şahane bir özeleştiri yaptı./ Mırın kırın etmeden... Hepimizin ama hepimizin... / Bu özeleştiri nedeniyle... / Ayakta alkışlamamız gerekir Kemal Kılıçdaroğlu’nu...” (Hürriyet, 5.10.2019)
***