Efesli filozof Herakleitos yaklaşık 2500 yıl önce “Aynı nehirlere girenlerin üzerinden, farklı sular akar” demiş. Aynı derede her gün çimebilirsiniz ama içine girdiğiniz su bir önceki günün suyu değildir. “Köprünün altından çok sular aktı” anlamında. Herakleitos bu sözü, değişimin ve akışın sürekliliğini anlatmak için söylemiş. Elbette “Değişiklikten başka hiçbir şey devamlı değildir.”
***
Eski çamlar bardak oldu ama kimi siyasetçi
çam ağacının su tasına dönüştüğünden habersiz sanki. Mezopotamya
Haber Ajansı’nın haberine göre (30 Ekim 2018); siyasetçiler ve
sivil toplum örgütü temsilcilerinin çağrısı üzerine Diyarbakır’da
düzenlenen “Ortadoğu Krizi ve Demokratik Ulus
Çözümü” konulu konferansın açılış konuşmasını yapan HDP Eş
Genel Başkanı Pervin Buldan şöyle
demiş:
“Ortadoğu’da çözüm isteniyorsa
Kürtlere yapılan dayatmalara bakılması ve Kürt halkı
üzerindeki inkâr ve imha politikalarının nasıl
şekillendiğinin görülmesi gerekiyor. Dikkat edilirse
tüm rejimlerin Kürt politikası, ezme ve bastırma
üzerine kuruludur.” / “Barış ve müzakerelerde yer
alan insanlar olarak barış ve demokrasinin ülkemize
gelebilmesi için bir kez daha ifade etmek isteriz
ki o sürece geri dönülmelidir. Barış ve müzakere
süreci bir kez daha başlamalı, Öcalan
üzerindeki tecrit kaldırılmalı ve bu sürece dahil
edilmelidir.”
Buldan’ın çağrısına Twitter’dan tepki gösteren
AKP parti sözcüsü Ömer Çelik de “Terörle
kararlı ve tavizsiz mücadelemiz karşısında
müzakereden bahsedenlerin dili, terör örgütü
dilidir. Meşruiyeti yoktur” demiş.
Pervin Buldan da Ömer Çelik de “Geçmişe
mazi, yenmişe kuzu” dendiğinden habersiz gibi
konuşuyorlar.
***
Sanırım bu iki siyasetçinin de benim
“Türkiye’nin Sırat Köprüsü: Açılım Masalı”
(Tekin, 2015) adlı kitabımdan haberleri yok. Kürt Sorunu’nu, Kürt
Gailesi’ni öğrenmek için okumaları gereken kitaplardan
biri.
Pek bilinmez ama Herakleitos, aynı bağlamda
“Biz artık biz değiliz” de diyor. Dere aynı dere
değil, siz aynı siz değilsiniz artık! Bu nedenle Pervin Buldan ile
Ömer Çelik ve arkadaşları, kendilerine “Ben (Biz)
Türkiye’de demokrasinin kurulması için ne yaptım
(ne yaptık)” sorusunu mutlaka sormalıdır. Özellikle de Pervin
Buldan: “1919’dan bu yana.”
Adı geçen kitabımda sık sık tekrarlamışımdır:
“Sen ne istiyorsun açıkça söyle ve pazarlığa
en yukardan başla!” Yani “Ayrılma”dan başla!
Ayrılmak, federasyon ya da özerklik istemiyorsan, pazarlığa sakın
“Anadilde eğitim-öğretim” hakkından başlama.
Çünkü uluslararası herhangi bir dayanağı yok! (1)
***