Nilüfer Hanım bir zamanlar,
“Savunucularına göre türban, kadınların üst düzey
eğitime erişim şanslarını artırmakta ve aynı zamanda
modernleşmenin tek yolunun laiklik olmadığını
göstermektedir” (Courrier International, 6.3.2008)
diyordu.
Ben de inadına “Laiklik, modernitenin
zorunlu ve gerekli sonucudur” (Hürriyet,
22.2.2008) diyordum.
***
Türbanı savunan asri bayanlar Türbanı
savunan asri bayanların gözü aydın: Risale-i Nur Enstitüsü Ankara
Şubesi, 17 Şubat 2008 Pazar günü “İnsan ve Kainat” konulu
bir seminer düzenlemiş; seminercinin adı Hasan
Tanrıverdi (eğitimci); konferans mekânı:
Eğitim-Bir Sen’in Konferans Salonu.
Salonda hanımlar için özel
yer ayrılmış. “Tıpkı bazı aşevlerinde,
kebapçı dükkânlarında olduğu gibi!” diyeceğim ama
onlarda özel yer aileler için. Karı-koca ayrı
oturmazlar!
Eğitim-Bir Sen’in bir Risale-i Nur seminerine
salon tahsis etmesi kuşkusuz bu sendikanın üyelerinin sorunu ama
yöneticilerinin de siyasal tercihlerini ifşa ediyor.
Bir “veli” nezaretinde olmayan
türbancı asri bayanların da gözü aydın ola! Nurcu erkeklerin
sarkıntılıklarından böylece korunmuş oluyorlar. Bu vesile ile Nurcu
cemaatin bir arada oturmamasının gerçek nedeni de anlaşılmış
oluyor. (Bu kadar propaganda yeter!)
***
Nilüfer Göle gibi bazı asri
bayanlar ile demokratik, liberal ve “muhafaza-i kâr”
erkekler, Müslüman kadınların türban takarak evden dışarı
çıkabildiklerini, kamusal hayata katılabildiklerini,
özgürleştiklerini ileri sürüyorlar. O zaman aklıma şu geliyor: Peki
efendim Müslüman Türk kadınlarını evlere kapatan, ancak
türbanlayarak dışarıya çıkmasına izin veren kim? Peki, bu
türbanlanarak özgürleşen kadınlar, günün birinde asri bayanlar
gibi, kocalarından uzak kentlerde ve ülkelerde tek başlarına
çalışabilecekler mi?
Bir de üniversiteye kadar normal bir genç kız
olarak gelen ancak üniversitede örtünen kızlar var. Bu türden
özgürleşme’nin normal koşullarda, normal ruh
sağlığı içinde olduğunu kim anlatabilir? Bu türden özgürleşmelerin
tarikat yurtlarında ve tarikat bursları sayesinde gerçekleştiği çok
iyi biliniyor. Her kasabada, her ilçede, her kentte onlarca örneği
var bu yurtların. Öte yandan, ergin yaşta, bile isteye örtünmenin
sağlıklı bir eylem olduğunu kanıtlayacak bir bilgin var
mı?
***