11 yıl önce Hürriyet’te (11.8.2007) yayımlanan Nilüfer Hanım’la ilgili bir yazı:
***
Ayşe ile Nilüfer
hanımlar
Yaz ayları gelince tıp ve sosyoloji iyice
magazinleşir. Prof. Dr. Mehmet Öz gelir ABD’den,
kalbimize nasıl sahip çıkacağımızı, nasıl göbeklenmeyeceğimizi
öğreniriz. Prof. Dr. Hotamışlıgil(1) gelir
Boston’dan, obezite genini bir kez daha öğreniriz. İlacı ertesi
yaza kalır.
Nilüfer Göle Hanım gelir
Paris’ten, hal ve gidişimizin falına bakar, bela sandığımız
şeylerin aslında başımıza konan devlet kuşu (!) olduğunu
öğretir.
***
Prof. Dr. Nilüfer Göle bu yaz da İstanbul’u
teşrif etmişler (İstanbul’a teşrif edilmez) yani İstanbul’u
şereflendirmişler. Bu fırsattan yararlanan Hürriyet gazetesi yazarı
Ayşe Arman hemcinsi akademisyen ile bir söyleşi
yapmış.
Nilüfer Göle, türban ayıbımızı yüzümüze vurmaya
pek meraklıdır ama bir türlü adam edemedi bizi. Türbanı İslamcı
kızların özgürleşme modası olarak yorumlamayı sürdürüyor. Pek öyle
değil ama öyle olsun. Ben türban “olayını” ciddiye almam.
Benim çok ciddiye aldığım, rejim sorunu yaptığım imam-hatip
fesadına ise Nilüfer Göle küçük bir ilgiyi bile esirger. Örneğin,
Nilüfer Göle’ye göre, türbanla güzelleşen genç hanımlar,
zenginleşen Anadolu İslami burjuvazisinin kerimeleri olup tahsil
terbiye görmek ve evden dışarı çıkabilmek için kamuflaj
yapmaktadırlar.
Nilüfer Göle, İslamcıların (Nakşibendiler,
Nurcular ve Fethullahçılar gibi tarikat ve cemaatlerin)
zenginleşmelerini, okullar açmalarını, yayınevleri, gazeteler,
radyo ve televizyon kurmalarını, oteller açmalarını, özel
ev-dershanelerde ağabeyler yönetiminde militan eğitimden
geçmelerini masum bir gelişme olarak görür. Bu oluşumu siyasal
bağlamdan soyutladığı için de İslamcıların bu işlerinin
Cumhuriyet’e, Cumhuriyet ideolojisine ve devrimlerine düşmanlığa
varan bir tepkiden kaynaklandığını görmezden, duymazdan ve
bilmezden gelir. Bir grup insan, içinde yaşadığı toplumun bağrında
niçin kendi özel ve yalıtılmış İslami toplumunu kurmak istesin?
İslamcı snobizmden mi? Zamanında hippilerin, “beat”lerin
bile bir politik amacı vardı.
İslamcılar, laik toplum içinde kendi paralel
toplumlarını yaratmak, önce “symbiose” halinde yaşadıktan
sonra toplumun tamamına (“laos”a, bölünmeyen bir bütün
olarak kabul edilen ulusun birliğine) egemen olmak istiyorlar.
Nitekim “symbiose” dönemi bitti ve 22 Temmuz’dan itibaren
egemenlik savaşı başladı. Bu konuda ne düşünüyor acaba Nilüfer Göle
Hanım?
***