TBMM’nin açılış toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetin bütün vesayetlerini kaldırdığını söylüyor ama kendi Başyücelik vesayet rejiminin boş gururuyla dünyaya meydan okuyor. Vesayetler kalkmaz, her rejimin, her düzenin kendi vesayeti vardır. Günümüz Türkiyesi tek bir insanın vesayeti altındadır ki eskiden bu rejime “mutlakiyet” denirdi.
***
“Milletin tek muhatabı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor:
“Milletimizin karşısında yürütmenin tek muhatabı
Cumhurbaşkanı’dır. Milli iradenin önünde engel
oluşturan, tüm vesayet mekanizmaları ortadan
kalkmıştır. Milletimiz, yetkiyi kime verdiğini ve
gerektiğinde kimden hesap soracağını, hiçbir şüpheye
yer bırakmayacak şekilde bilmektedir.” (Cumhuriyet, 2 Ekim
2018)
***
Demokratik Cumhuriyet de elbette bir
“vesayet rejimi”dir. Vesayetin öğeleri de şunlardır: TBMM,
kuvvetler ayrılığı rejimi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay,
Sayıştay, Cumhuriyetçi bağımsız yargı… R. T. Erdoğan özellikle
2007’den itibaren, Cumhuriyetin güvenceleri olan vesayet öğelerine
yani millî iradeye karşı savaş açtı. TBMM, kuvvetler ayrılığı
rejimi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay,
Cumhuriyetçi bağımsız yargı toplamı, R. T. Erdoğan’ın iddia ettiği
gibi, milli iradenin önünde engel olmayıp milli iradenin bizzat
kendisidir. Kendisi idi!
“Milletimizin karşısında yürütmenin
tek muhatabı Cumhurbaşkanı” olması rejimin artık
demokrasiden kopması (koptuğu) anlamına gelir. Artık
“Kişiselleşmiş İktidar” ile “Kişisel İktidar” söz
konusudur. Bu iki rejim türünün tanımını Prof. Dr. Erdoğan
Teziç’in Anayasa Hukuku adlı kitabından okuyalım.
(12. basım, s. 361)
***