AKP Genel Başkanı Erdoğan,
partisinin İzmir adaylarını tanıtırken önemli bir konuşma yaptı
(Hürriyet, 6 Ocak 2019). Bu konuşmanın konu ve hedef aldığı
tarihsel dönemi, sağduyu, insaf ve gerçek saygısı olan 1936 doğumlu
bir vatandaş olarak ben de değerlendireceğim. Önce, AKP Genel
Başkanı’nın desteklediği “özgür düşünce”den yararlanarak
üç tanım yapalım:
İnsaf: Merhamete, vicdana ya
da mantığa dayanan adalet.
Sağduyu: 1. Doğru, akla uygun
yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim.
2. fel. Doğru ile yanlışı birbirinden
ayırma ve doğru yargılama gücü.
***
AKP Genel Başkanı Erdoğan konuşuyor:
“CHP’nin yaptığı tek iş tarihte medeniyetin, kültürün,
sanatın, ticaretin merkezi olarak nam salan İzmir’i tek parti
devrinin bağnazlığına mahkûm etmek
olmuştur.
CHP’li vatandaşlarıma da
sesleniyorum. Gelin İzmir’i yeniden demokrasinin ve özgür
düşüncenin merkezi haline getirelim. İnanıyorum ki siz de bu CHP
zihniyetinden ekmek çıkmayacağını biliyorsunuz. Bunun için de
tamamı yalandan, yanlıştan, çarpıtmadan oluşan korku siyasetiyle
İzmir’i adeta esir almış durumdalar.”
***
1923-1950 döneminde İzmir CHP’nin hışmına ve
gadrine uğramış mıdır? Örneğin, Demokrat Parti’nin Kırşehir’e
yaptığı gibi il iken ilçe haline mi getirilmiştir? İzmir’de
ekonomik ve toplumsal alanda bir yıkılım ve duraklama olmuş ise
bunun nedeni, önce 1922 yangını ile Lozan Antlaşması uyarınca
yapılan zorunlu nüfus mübadelesidir. 17 Şubat 1923 tarihinde,
ticari bir atılım olan İktisat Kongresi İzmir’de yapıldı. Bu
kongrede “fuar düşüncesi” ilk kez Atatürk
tarafından ortaya atılıp benimsendi ve Enternasyonal Fuar’ın
temelleri 1936 yılında atıldı. Cumhuriyetin kurulması ile kentin
ticareti daha da gelişti, 1923 yılında 10 fabrika, 1933 yılına
kadar 129 fabrika kuruldu. Böylece İzmir’in ticari ve turistik yönü
de ön plana
çıkmaya başladı. 1930- 1950 yılları arasında
konserve fabrikaları, makarna ve bitkisel yağ fabrikaları kuruldu.
Devlet sektörü ve özel sektöre ait birçok
firma, değişik dallarda üretime
başladı.
***