Özay Şendir Milliyet Gazetesi

NEFRETİN DİLİ, MÜZİĞİN GÜCÜ

Kasım 2017’de TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’e bir mektup ulaşır. Mektubu yazan kişi 92 yaşındadır. Bir öğle uykusundan uyandığında, TRT Müzik’te yayınlanan ve Hamiyet Yüceses’in...

18 Mayıs 2018 | 5.165 okunma

Kasım 2017’de TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’e bir mektup ulaşır.
Mektubu yazan kişi 92 yaşındadır.
Bir öğle uykusundan uyandığında, TRT Müzik’te yayınlanan ve Hamiyet Yüceses’in seslendirdiği ‘Makber’ şarkısını dinlemiş ve bundan çok etkilenmiştir.
Ardından üşenmez ve bir mektup kaleme alıp, program kaydının kendisine ulaştırılmasını rica eder.
Mektubun altındaki imza Musa Ateş’e aittir.
Eren, mektubu alır almaz, hemen program kaydını hazırlatır ve gösterilen ilgiden dolayı teşekkür edip, yayının içeriğine dair de bilgi veren bir mektupla birlikte zarfın Musa Ateş’e ulaştırılmasını sağlar.
Hikaye burada bitmez ama...
Yaklaşık üç hafta sonra, bir paket ulaşır TRT Genel Müdürlüğü makamına.
Zarf açılır içinden Ateş’in ‘Alevilik’ kitabı çıkar. Kitabını sevgiyle imzalamış altına da “Kaseti aldım, teşekkür ederim” notunu düşmüştür.
“Musa Ateş kim?” sorusunun cevabına geldi şimdi sıra.
12 Eylül darbesinin ardından yapılan, 1983 seçimlerinde, o dönem sosyal demokratların oy verdiği Halkçı Parti’den Tunceli Milletvekili seçilmişti Ateş.
Yani bugünün CHP’si olan parti diye düşünebilirsiniz...
Bu sene, nisan ayının son gününde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden son yolculuğuna uğurlandı Musa Ateş.
Herkesin birbirine nefret kustuğu ve nefretin dozunun da giderek arttığı sosyal medya mesajlarını görünce, yazmaya karar verdim bunları.
Birbirini hiç tanımayan, aralarında birkaç kuşak yaş farkı bulunan, hayata farklı noktalardan bakan iki insan ve onları buluşturan ‘Makber’ şarkısı.
Her dinlediğimde gönül telime dokunan bir şarkıydı, artık her dinlediğimde, birbirimizi daha çok dinlemenin umudunu anlatan parça olacak benim için.

‘Kesenin ağzını açmak’

Burcu Esmersoy ile Berk Suyabatmaz, New York’ta evlendiler, haberleri günlerdir her yerde çıkıyor. Medya konuyu devam ettirebilmek, daha doğrusu fotoğrafları kullanabilmek adına bulduğu her detayı yazıyor.
Yazılanlar arasında düğünün-aslında düğün değil nikah ve ardından da 24 kişilik bir yemek-maliyeti de var ve iş biraz masalsı bir havaya sokuldu.
Rakamı yazmayı ayıp sayarım ama İstanbul’un beş yıldızlı, bilinen otellerinde yapılan düğünlerden çok daha düşük bir rakamdan söz ediyoruz.
“Kesenin ağzını açtı” ve “İşte düğünün maliyeti” falan gibi başlıklar hem okura ayıp hem de yeni evlilerin paylaşmak istemeyeceği şeyler olabilir. O yüzden fotoğraf kullanmak için başka bakış açıları bulmak daha doğru olacak.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türklerle savaşmaktan iftihar etmek... 05 Mayıs 2024 | 391 Okunma Özgür Özel’in başarısız olmasını kimler istiyor? 03 Mayıs 2024 | 705 Okunma Türkiye iğne deliğinden halat geçirirken... 01 Mayıs 2024 | 384 Okunma Mayıs ya da Milliyet zamanı... 29 Nisan 2024 | 159 Okunma Üzerinde tepindiğimiz hayatlar... 28 Nisan 2024 | 151 Okunma