Asıl adı Ali Rızâ olan Beyzâde Efendi, bir sene hacca gitmeye
karar verir ve arkadaşları ile anlaşır. Hanımı ise hâmiledir. Bir
gün dışarıdan et kokusu gelir!..
Kur’ân-ı kerîmde, fakirlere, miskinlere, yolculara yardım etmekten
çeşitli âyet-i kerîmelerde tekrar tekrar bahsedilmiş ve böylece
fakirlere, yolculara ve zayıflara yardım etmek, Müslümanlar
arasında âdet olmuş, Müslümanların mühim bir vazifesi hâline
gelmiştir. Asıl adı Ali Rızâ olan Beyzâde Efendi, bir sene hacca
gitmeye karar verir ve arkadaşları ile anlaşır. Hanımı ise
hâmiledir. Bir gün dışarıdan et kokusu gelir. Hanımı, Beyzâde
Efendiye;
-Efendi, şu eti kim pişiriyorsa git benim hatırım için bir parça
isteyiver der. Beyzâde Efendi;
-Hâtun, istediğin et olsun, hemen çarşıya gidip, en âlâsından
getiririm cevâbını verir. Hanımının ısrarla bu kızaran etten
istemesi üzerine, Beyzâde Efendi dışarı çıkar. Bu kokunun fakir
komşularının evinden geldiğini anlar. Utanarak kapıyı çalar ve
hanımının talebini iletir. Kapıyı açan kadıncağız;
-Olmaz efendim, pişirdiğim et size lâyık değildir der. Beyzâde
Efendinin ısrârı üzerine kadıncağız gerçeği söylemek mecburiyetinde
kalır ve;