Tevekkülü, hem akla, hem İslamiyete, hem de tevhide
uyacak şekilde anlamak lazımdır.
Sual: Tevekkül, hiçbir şey yapmayıp, sebeplere yapışmayıp
sadece Allaha güvenmek midir?
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Muhammed Gazâlî hazretleri Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruyor ki:
“Cenab-ı Hakk'a yaklaşanların geçtiği makamlardan biri de, tevekküldür ve derecesi çok yüksektir. Fakat, tevekkülü öğrenmek güç ve incedir. Yapması ise, daha güçtür. Çünkü bir kimse, hareketlerde, işlerde, Allahü teâlâdan başkasının tesir ettiğini düşünse, bu kimsenin tevhidi, noksan olur. Eğer, hiçbir sebep lazım değildir dese, İslamiyetten ayrılmış olur. Eğer sebepleri araya koymak lazım değildir derse, akla uymamış olur. Lazımdır derse, sebepleri hazırlayana tevekkül etmiş olur ki, bu da tevhidde noksanlık olur. Görülüyor ki, tevekkülü, hem akla, hem İslamiyete, hem de tevhide uyacak şekilde anlamak lazımdır. Böyle anlayabilmek için, derin bilgi ister. O hâlde, herkes anlayamaz.”