Se'âdet-i Ebediyye
kitabını okuyarak anlayan bir kimse
ne bahtiyardır...
Sual: Seâdet-i Ebediyye
kitabını okuyanlar, hep bu kitabı tavsiye ediyor ve siz de tavsiye
ediyorsunuz. Peki bu kitabı okuyunca ne oluyor, diğerlerinden ne
farkı vardır ki bu şekilde tavsiye
edilmektedir?
Cevap: Se'âdet-i
Ebediyye kitabını okuyarak anlayan bahtiyar bir kimse, hem din
bilgilerini öğrenir, hem de îmâm-ı Rabbânî hazretlerini tanıyarak,
kalbi Ona meyleder, bağlanır. Onun bütün dünyaya saçtığı nurları
alıp, olgunlaşmaya, kemale gelmeye başlar da haberi olmaz. Ham bir
karpuz, güneşin ışıkları karşısında zamanla olgunlaştığı,
tatlılaştığı gibi yetişerek kamil, olgun bir insan olur. Bu dünya
ve hayat görüşünde değişiklikler olduğunu hisseder. Hâller,
zevkler, tatlı rüyalar görmeye başlar. İmâm-ı Rabbânî hazretlerini,
evliyayı, Eshâb-ı kiramı ve Resûlullah efendimizi rüyada görmeye,
uyanık iken de ruhlarından istifade etmeye başlar. Nefsi de
gafletten kurtulup, namazın tadını duymaya, ibadetlerden zevk
almaya başlar. Günahlardan, haram olan şeylerden, kötü huylardan
nefret duyar. İyi huylar onun âdeti olur. Herkese iyilik eder.
Cemiyete, topluma, millete faydalı olur. Saâdet-i ebediyyeye
kavuşur ve başkalarını da kavuşturur.
Hanefi mezhebinin büyük
âlimlerinden Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri, Şerh-i mevâkıf,
Şerh-ul-metâli' hâşiyesi ve Berîkada buyurduğu gibi, evliyanın
suretleri, öldükten sonra da talebesine, sevenlerine görünüp feyiz
verirler. Fakat, bunları görebilmek ve ruhlarından feyiz alabilmek
kolay değildir. Ehl-i sünnet itikadını ve ahkâm-ı islâmiyyeyi,
kitaplardan öğrenmek ve öğrendiklerine uymak ve evliyayı sevmek,
saygılı olmak lâzımdır. Merec-ül-bahreynde deniyor ki:
“Tasavvuf büyüklerinin hepsi,
Ehl-i sünnet idi. Bidat sahiplerinden hiçbiri, Allahü teâlânın
marifetine yaklaşamamıştır. Vilâyet nurları, bunların kalplerine
girmemiştir. Amelde ve itikatta olan bidatin zulmeti, vilâyet
nurunun kalbe girmesine mâni olur. Kalp, bidat pisliklerinden
temizlenmedikçe ve Ehl-i sünnet itikadı ile süslenmedikçe, hakikat
güneşinin ışıkları oraya giremez. O kalp, yakîn nuru ile
aydınlanamaz.”
***
Sual: Din bilgilerini ve
âlimleri kötülemek de imanı giderir mi?
Cevap: İslâm
bilgilerine inanmamak, bunları ve din âlimlerini aşağılamak da,
küfr-i cühûdî olur.