“Resulullah efendimiz ümmi idi. Yani kimseden bir şey
öğrenmemişti. Yazı yazmazdı, okumazdı..."
Sual: Hintli Hamidullah gibi bazı ilahiyatçılar da, Peygamber
efendimizin ümmi olmadığını söylüyorlar. Bu doğru mudur?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Kısas-ı Enbiyâda deniyor ki:
“Resulullah efendimiz ümmi idi. Yani kimseden bir şey öğrenmemişti.
Yazı yazmazdı, okumazdı. Ümmi olan insanların arasında yetişti.
Mekke’de, geçmiş insanların hallerini bilen bir âlim yoktu. Başka
yerlere giderek kimseden bir şey öğrenmemişti. Böyle iken,
Tevrat'ta, İncil'de ve başka ilahi kitaplarda bulunan bilgileri ve
eski insanların hâllerini haber verdi. O zamanlarda tarih
bilgileri, karışmış, bozulmuş, doğrusunu eğrisinden ayırabilen pek
az kimse vardı. Her dinden adamlara cevaplar verip, hepsini
susturdu. Bu başarıları, kendisinin Allah tarafından gönderilmiş
bir Peygamber olduğunu göstermektedir. Zamanındaki edebiyatçılara,
şairlere meydan okuduğu hâlde, hiçbiri onun getirdiği Kur'ân-ı
kerim gibi, bir satır bile söyleyemediler. Halbuki Mekkeliler, şiir
okumaya, nutuk söylemeye meraklı olup, bu yolda çok çalışırlar ve
yarışırlardı. Düzgün konuşmakla övünürlerdi. Kur'ân-ı kerim, bütün
şairlere galip geldi. Kur'ân-ı kerime karşı koyamadılar.
Şaşkınlıklarından, kılıca sarılıp, dövüşmeyi, ölmeyi göze aldılar.
Ebû Zer hazretlerinin kardeşi Üneys, o zamanlar ünlü bir şair idi.
Kur'ân-ı kerimi işitir işitmez, Allah kelamı olduğunu anlayıp,
hemen Müslüman oldu.” Ankebût suresinin 48. âyetinde mealen;
(Sen bu Kur'ân gelmeden önce, bir kitap okumazdın. Yazı yazmazdın.
Okuryazar olsaydın, başkalarından öğrendin diyebilirlerdi)
buyurulmaktadır.
Nübüvvetten önce, Peygamber efendimizin bir kervanla, Şam'a olan
son yolculuğunda, kervan başkanı olan Meysere, hazret-i Hatice’ye
müjdeci olarak Resulullah efendimizi göndereceği zaman, kervanda
bulunan Ebu Cehil'in;