Ölüler için sadaka, mevlid gibi hayratın belli
günlerde yapılması Hristiyanlardan sirayet
etmiştir.
Sual: Ölen kimsenin
ardından, kırkıncı günü ve elli üçüncü gecesi, sadaka vermenin,
mevlid okutmanın dinimiz açısından bir mahzuru var
mıdır?
Cevap: Meyyitin kırkıncı gün
burnu düşmesi, elli üçüncü gecesi çürümeye başlaması ve bu
gecelerde mevlid okutmalı gibi sözler doğru değildir. Ahmet isminde
bir türbedarın rüyada gördüm diye söylediği şeylerdir. Meyyite
yapılan her hizmet ibadettir. İbadetler, yalnız âyet-i kerime,
hadîs-i şerifler ve müctehidlerin sözü ile belli olur. Şunun, bunun
emri ile, rüya ile ibadetler değiştirilemez. İbadetleri
değiştirmek, bozmak isteyenler kâfir olur. Ölülere Kur’ân-ı kerim
okumak, sadaka vermek, dua etmek gibi yardımları yapmak için, elli
üçüncü gecesini beklememeli, birinci günü yaparak, imdadına bir an
önce yetişmelidir. Bu yardımları, yedinci, kırkıncı, elli üçüncü
gecelere bırakmak, boğulmak üzere olan birine, biraz bekle yardıma
birkaç gün sonra geleceğim demeye benzer. Muhammed Ma’sûm
hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor
ki:
“Âdet olarak, riya, gösteriş
olarak değil de, Allah rızası için, fakirlere yemek, sadaka verip,
sevaplarını meyyitin ruhuna göndermek, iyi olur ve büyük ibadet
olur. Fakat, bunun belli gün veya gecede yapılması için güvenilir
bir haber yoktur. Yani aslı yoktur.”
İstanbul gazetelerinde, Hristiyan
ölülerine, kırkıncı günlerinde mezarlıklarında ayin yapılacağı,
tanıdıklarını oraya çağırdıkları çok yazılmıştır. Kendilerine bunun
sebebi sorulduğunda;