Bir kimse, Resûlullah
efendimize gelerek; "hizmetçimi kaç kere affedeyim?" diye
sorar...
Sual: Görüştüğümüz,
beraber çalıştığımız kimselere zaman zaman hatalarından dolayı
kızıyoruz. Böyle durumlarda nasıl hareket etmemiz
gerekir?
Cevap: Eshâb-ı kiramdan
Abdullah ibni Ömer hazretleri şöyle naklediyor:
“Bir kimse, Resûlullah efendimize
gelerek; hizmetçimi kaç kere affedeyim diye sordu. Resûlullah
efendimiz cevap vermedi. O kimse tekrar sorunca; (Her
gün, yetmiş kere affet!) buyurdu.”
Eshâb-ı kiramdan Muâz bin Cebel
hazretleri de şöyle naklediyor:
“Resûlullah efendimiz bir gün
elimden tuttu. Birkaç adım yürüdükten sonra;
(Ya Muâz! Takva üzere ol.
Hep doğru söyle. Ahdine sadık ol. Emanete hıyanet etme.
Yetimlere merhamet et. Komşunun hakkını gözet. Kimseye kızma. Hep
tatlı konuş. Her Müslümana selam ver. İmamın lazım olduğunu bil.
Kur’ân-ı kerimin yolu olan fıkıh bilgilerini öğren ve bu
bilgilerden ayrılma. Her işinde ahireti düşün. Hesap gününe
hazırlan. Dünyaya gönül bağlama. Hep güzel, faydalı işler yap!
Hiçbir Müslümanı kötüleme. Yalancı şahitlik yapma. Doğru sözü kabul
eyle. İmâm-ı âdile, isyan etme. Yeryüzünde fesat çıkarma. Her zaman
Allahı zikret, hatırla. Gizli günahlara gizli tevbe et. Aşikâr,
açıkça işlenen günahlara aşikâr, açıkça tevbe
et!) buyurdu.”
***
Sual: İslâm âlimlerinin
kitaplarında bildirilen nasihatlerin kaynağı, hep âyet-i kerime ve
hadîs-i şerifler midir?
Cevap: İmâm-ı Gazâlî
hazretleri, kendisinden nasihat isteyen bir talebesine hitaben
buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, sana uzun uzun
ömürler verip, ömrünü ibadetle ve Onun gösterdiği yolda gitmekle
geçirmek nasip eylesin! Bütün nasihatler Peygamber efendimizden
alınmıştır. Ondan gelmeyen nasihatler fayda vermez. Peygamber
efendimizin dünyaya yayılan nasihatlerinden biri
şudur:
(Allahü teâlânın, bir
kuluna rahmet etmeyeceğine, ona gadab ve azab edeceğine alamet,
dünyaya ve ahirete faydası olmayan şeylerle meşgul olması,
zamanlarını lüzumsuz şeylerle öldürmesidir. Bir kimsenin ömründen
bir saati, Allahü teâlânın beğenmediği bir şeyde geçerse, ne kadar
çok pişman olsa, üzülse yeridir. Bir kimse kırk yaşını geçtiği
hâlde onun hayırlı işleri, yani sevapları, kötü işlerinden, yani
günahlarından ziyade olmadı ise, Cehenneme
hazırlansın.)
Bu hadîs-i şerifin manasını iyi
anlayanlara, bu nasihat yetişir.”