"Alışverişte kolaylık
gösterenlere, Allahü teâlâ, her işinde kolaylık
gösterir."
Sual: Ticaretle uğraşan
bir kimse, ne yapar ve nasıl davranırsa, müşterilerine ihsanda
bulunmuş olur?
Cevap: Konu
ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında deniyor
ki:
“Müşteriden para almakta üç türlü
ihsan olur: Fiyatta ikram etmelidir. Eski, kirli paraları kabul
etmelidir. Peşin verdiği fiyatla, veresiye vermelidir. Veresiye
vermek için, fiyatı arttırmak şart edilirse, alışveriş fasit olur,
haram olur. Resulullah efendimiz buyurdu
ki: (Alışverişte kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ,
her işinde kolaylık gösterir.) İhsanın en büyüğü, en
kıymetlisi, fakirlere veresiye vermektir. Parası, malı olmayanın
borcunu uzatmak, zaten vaciptir. İhsan değil, adalet ve vazifedir.
Fakat, malı olup da, ziyan ile satmadıkça veya muhtaç olduğu bir
şeyi satmadıkça, ödeyemeyecek bir hâlde olanların ödemesine zaman
vermek ihsandır ve büyük sadakadır. Resûlullah efendimiz buyurdu
ki: (Kıyamette bir kimseyi hesaba çekerler ki, çok
günah işlemiş, hiç iyilik yapmamış. 'Sen dünyada hiç iyilik
yapmadın mı?' derler. 'Hayır, yalnız çırağıma derdim ki; fakir olan
borçluları sıkıştırma! Ne zaman ellerine geçerse, o zaman
vermelerini söyle. İstediklerini yine ver. Boş çevirme!' Allahü
teâlâ buyuracak ki: Ey kulum! Bugün sen fakir, muhtaçsın! Sen
dünyada benim kullarıma acıdığın gibi, bugün biz de sana acırız.
Onu affeder.)
Hadîs-i şerifte buyuruldu
ki: (Bir Müslümana, Allah rızası için ödünç veren
kimseye, her gün için sadaka sevabı verilir. Fakirden, alacağını
çabuk istemeyene, her gün için malın hepsini sadaka vermiş gibi
sevap verilir.) Büyüklerimizden öyle kimseler vardı
ki, borcun getirilmesini arzu etmezdi. Her gün, o malı sadaka
vermiş gibi sevap kazanmayı tercih ederlerdi. Bir hadîs-i şerifte
buyuruldu ki: (Sadaka verilen her dirhem için on
sevap, ödünç verilen her dirhem için ise, onsekiz sevap vardır.
Çünkü, borç, ihtiyacı olana verilir. Sadaka belki, ihtiyacı
olmayanın eline düşebilir.)”