“Bir işi, ibadeti yaparken mezheplerin kolaylıklarını araştırıp,
bunlara göre yapmak batıldır."
Sual: Bir kimsenin, mezheplerin kolay olan hükümlerini toplayıp,
bunlarla amel etmesi uygun olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Mîzân-ül kübrâda deniyor ki:
“Unutulmuş olan mezheplerin ve mevcut bulunan dört mezhebin hepsi
haktır. Birinin, başkası üzerine üstünlüğü yoktur. Çünkü, hepsi
aynı din kaynağından alınmışlardır. Bütün mezheplerde, yapılması
kolay işler, Ruhsat bulunduğu gibi, yapılması güç, Azimet olan
işler de vardır. Azimet olan işi yapabilecek kimsenin, kolay işi
yapmaya kalkışması, din ile oynamak olur. Azimeti yapmaktan aciz
olan, özürlü olan kimsenin ruhsat olanı yapması caiz olur. Böyle
kimsenin ruhsat olanı yapması, azimet yapmış gibi çok sevap olur.
Aciz olmayanın, kendi mezhebindeki ruhsatları yapmaması, azimetleri
yapması vacibdir. Hatta, kendi mezhebinde yalnız ruhsatı bulunan
işin, başka mezhepte azimeti varsa, o azimeti yapması vacib olur.
Mezhep imamlarından birinin sözünü beğenmemekten veya kendi
düşüncesini onun sözünden daha üstün sanmaktan, çok sakınmalıdır.
Çünkü, başkalarının ilimleri, anlayışları, müctehidlerin, ilimleri
ve anlayışları yanında, hiç gibi kalır.”
Özrü olmayan kimseye kendi mezhebinde ruhsat ile amel caiz
olmayınca, başka mezheplerdeki kolaylıkları araştırmanın, yani
mezhepleri Telfîk etmenin hiç caiz olmadığı anlaşılmaktadır. İbni
Âbidînde de deniyor ki:
“Bir işi, ibadeti yaparken mezheplerin kolaylıklarını araştırıp,
bunlara göre yapmak batıldır. Mesela abdestli kimsenin derisinden
kan aksa, Şafii mezhebinde abdesti bozulmaz, Hanefide bozulur.
Yabancı kadının derisine, derisi değse, Şafiide bozulur, Hanefi
mezhebine göre bozulmaz. Abdest aldıktan sonra derisinden kan akan
ve derisi yabancı kadının derisine değen bir kimsenin bu abdestle
kıldığı namaz sahih olmaz.