Altmış gün kefaret
orucunu tutamayacak olan, altmış fakiri bir gün
doyurur.
Sual: Kefaret borcu olup
da, çok yaşlı olan veya devamlı hasta olanlar, bu kefaret
borçlarını nasıl öderler?
Cevap: Devamlı hasta veya
çok yaşlı olup, altmış gün kefaret orucunu tutamayacak olan, altmış
fakiri bir gün doyurur. Aç olan altmış fakiri, bir günde iki
kere doyurmak lazımdır. Hepsinin aynı günde yemeleri şart değildir.
Bir fakiri her gün iki defa doyurmak üzere altmış gün veya her gün
bir defa doyurmak üzere yüzyirmi gün yedirmek de olur. Yahut,
altmış fakirin her birine, 1750 gram buğday veya un yahut 3500 gram
arpa, kuru üzüm, hurma verir. Bunların kıymeti kadar ekmek, başka
mal veya altın, gümüş vermek yahut bunları bir fakire altmış gün
devamlı vermek de caiz olur. Kendisini doyurması için fakire fülus,
kâğıt para da verileceği Bedâyıda yazılıdır. Altmış günlüğü, bir
fakire, bir günde toplu verse, bir günlük vermiş olur. Altmış
fakiri sabah, altmış başka fakiri de akşam doyurursa, sabah
doyurduklarını akşam veya akşam doyurduklarını sabah, bir daha
doyurmalıdır. Yahut, bunlardan altmışının her birine, Sadaka-i
fıtır miktarı mal verir. Oruç tutabilenin fakirleri doyurması caiz
değildir. Fakir olan hasta ve ihtiyar, zengin olunca doyurur.
Kefaret yaparken niyet etmek lazımdır.
Sual: Zekât verirken,
niyet etmeyi unutan bir kimse, sonra hatırlasa ve niyet etse,
verdiği zekât kabul olur mu?
Cevap: Bir
kimse, zekâtı ayırırken ve fakire verirken niyet etmeyip, verdikten
çok sonra niyet ederse, mal, fakirde bulunduğu müddetçe, caiz olur.
Vekiline verirken niyet etmesi yetişir. Vekilinin fakire verirken,
ayrıca niyet etmesi lazım değildir. Zengin, zekâtının bedelini
vekiline verirken sadaka, hediye dese, vekili fakire bu niyetle
vermeden önce, zengin zekat için niyet etse caiz olur.