"Sana ruhtan soruyorlar. 'Ruh, Rabbimin yarattığı varlıklardan
biridir' diye cevap ver."
Sual: Ruh nasıl ve ne şekilde bir varlıktır, yaratılanlardan nelere
benzemektedir?
Cevap: Kalp ve ruha, eski Yunan felsefecileri ve bunların
taklitçileri, Nefs-i nâtıka, kısaca nefis demişlerdir. Halbuki,
tasavvuf ve ahlak bilgilerinin mütehassısı olan İmâm-ı Rabbânî
hazretleri, nefsin, kalbin ve ruhun birbirinden farklı varlıklar
olduklarını ve Nefs-i nâtıka, nefsin ismi olduğunu bildirmektedir.
İsrâ sûresinin 85. âyetinde meâlen;
(Sana ruhtan soruyorlar. 'Ruh, Rabbimin yarattığı varlıklardan
biridir' diye cevap ver) buyuruldu.
Bu âyet-i kerime, ruhun ne olduğunu anlatmayı menetmektedir. Bunun
içindir ki, İslâm âlimleri, ruhun ne olduğunu konuşmaktan
sakınmışlardır. Fakat, Kur’ân-ı kerimden anlaşılıyor ki, ruhun
yalnız hakikatini, ne olduğunu konuşmak yasaktır. Yoksa
hassalarını, özelliklerini anlatmak yasak değildir. Bunun için,
âlimlerin çoğu, talebeye ve sual edenlere, kalbin ve ruhun cisim
olmadıklarını, bir Cevher-i basît olduklarını söylediler. Aklın
erdiği bilgileri anlayan, his organlarından beyne gelen duyguları
alan, bedendeki bütün kuvvetleri, hareketleri idare eden, kullanan
hep bu ikisidir. Tasavvuf büyükleri, kelam âlimleri böyle
söylemişlerdir.
***
Sual: İnsan ölünce, ruhu ne olur, bir yere gider mi yoksa yok mu
olur?
Cevap: İnsan ölünce, ceset çürüyünce, kalp ve ruh yok olmaz. Ölmek,
bunların bedenden ayrılması demektir. Bedenden ayrılınca, mücerred
yani maddi olmayan âleme karışırlar. Kıyamete kadar yok olmaz. Din
âlimleri, felsefeciler ve mutaassıp olmayan fen adamları böyle
söylemiştir. Tabiatçılardan az bir kısmı, bu söz birliğinden
ayrılmış, doğru yoldan kaymıştır.