Aç veya hasta olanın, oturacak
evi olsa da, yiyecek istemesi caizdir.
Sual: Aç, susuz olan bir
kimse, başkalarından yiyecek, içecek ve başka temel ihtiyaçlarını
isteyebilir mi?
Cevap: Bir
günlük yiyeceği bulunan kimsenin ve hiç yiyeceği yok ise de,
sağlam, çalışacak, ticaret edecek hâlde olan kimsenin, yiyecek,
içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesi haramdır.
Bunun varlığını bilerek, istediğini vermek de haramdır. İstemeden
verilmesi ve verileni alması caizdir. Bu kimsenin yiyecek,
içecekten başka ihtiyaçlarını mesela, elbise, ev eşyası, kira
paraları istemesi caiz olur. Aç veya hasta olanın, oturacak evi
olsa da, yiyecek istemesi caizdir. Bir günlük yiyeceği olan, olmasa
da, çalışabilecek hâlde olan kimse, ilim öğrenmekle veya öğretmekle
meşgul ise, yiyecek istemesi, yine caiz olur. Parasını harama sarf
edene ve israf edene sadaka verilmez.
***
Sual: Bir fakire, onu
dinen zengin edecek miktarda zekât vermek uygun olur
mu?
Cevap: Fakirin, hiç olmazsa,
bir günlük ihtiyacını karşılayacak kadar vermek müstehabdır. Borcu
olmayan ve çoluk çocuğu bulunmayan fakire, nisap miktarı veya
malını nisap miktarına tamamlayacak kadar zekât vermek mekruhtur.
Çoluk çocuğu olan fakire, bunların her birine bölünce, nisap
miktarı düşmeyecek kadar, çok zekât vermek caizdir. Zekâtı, fakir
olan kardeşe ve hala, amca, dayı ve teyze gibi yakın akrabaya
vermek daha sevaptır. Yakınları muhtaç iken, başkalarına verirse,
sevabı olmaz.
***
Sual: Bir kimsenin,
zekâtını, bulunduğu yerdeki fakirlere vermeyip de, başka şehir veya
yerdeki fakirlere göndermesinin, vermesinin dinen mahzuru olur
mu?
Cevap: Zekâtı başka şehre
göndermek mekruh ise de, akrabaya vermek için veya kendi şehrinde
fakir Müslüman bulamazsa, başka şehre göndermek caizdir. Zekâtı,
borcu olana vermek, fakire vermekten daha iyi olduğu Bezzâziyye
fetvasında yazılıdır. Malını israf edene, haramda kullanana zekât
vermenin layık olmadığı Dürr-i Yektâda yazılıdır.
***
Sual: Zengin olup
alacaklarını alamayan ve sıkıntıya düşen bir kimse, zekât alabilir
mi?
Cevap: Alacaklarını ve
malını eline geçiremeyen, elindeki bononun ödeme zamanı gelmeyen
zengin kimse, faizsiz ödünç veren kimse bulamazsa, ihtiyacı kadar,
zekât alabilir. Malı eline geçtiği zaman, almış olduğu zekâtı da,
fakirlere dağıtmaz.