"Her Müslümanın,
kelime-i tevhidin manasına hiç şüphe etmeden, yalnız inanması
yetişir."
Sual: Her Müslümanın,
İslâmiyetin bildirdiği iman ve ibadet esaslarının delillerini,
araştırarak bilmesi ve böylece inanması mı gerekir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmam-ı
Muhammed Gazâlî hazretleri Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruyor
ki:
“Müslüman olan bir kimseye, ilk
önce Lâ ilâhe illallah, Muhammedün
resûlullah kelimesinin manasını bilmek ve inanmak
farzdır. Bu kelimeye Kelime-i
tevhid denir. Her Müslümanın, kelime-i tevhidin
manasına hiç şüphe etmeden, yalnız inanması yetişir. Bunları, delil
ile ispat etmesi ve akla uydurması farz değildir. Resûlullah
efendimiz, Araplara, delil ile bilmelerini ve bu delilleri de
söylemelerini, şüphelerini araştırıp, bunların çözülmesini emir
buyurmadı. Yalnız inanmalarını, şüphe etmemelerini emir eyledi.
Herkesin böyle kısaca iman etmesi yetişir. Fakat, her şehirde
birkaç din âliminin bulunması farz-ı kifâyedir. Bunların, delilleri
bilmesi, şüpheleri gidermesi, sualleri çözmeleri vaciptir. Bunlar,
müminlerin çobanı gibidir. Bir taraftan, onlara itikat, yani iman
bilgisi öğretir. İtikatlarını korur. Bir taraftan da din
düşmanlarının iftiralarına cevap verirler.
Kelime-i tevhidin manasını,
Kur'ân-ı kerim bildirmekte, Resûlullah efendimiz de bu
bildirilenleri açıklamaktadır. Eshâb-ı kiramın hepsi, bu
açıklamaları öğrendi ve kendilerinden sonra gelenlere bildirdiler.
Eshâb-ı kiramın bildirdiklerini hiç değiştirmeden, olduğu gibi,
kitaplara geçirerek bizlere ulaştıran yüksek din
âlimlerine Ehl-i sünnet âlimi denir.
Herkesin, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmesi, bu inançta birleşmeleri
lazımdır. Saadetin tohumu, bu itikattır ve bu itikatta
birleşmektir.”