Havada gaz hâlinde bulunan
azot, yumurta akı, ekmek, et gibi cisimlerin yapı
maddesidir.
Sual: İnsan, rahat nefes
alıp verdiği için, bu nimete de şükretmeli
midir?
Cevap: Yüz
litre havada, 78 litre azot, 21 litre oksijen, bir litre argon gibi
necib gazlar ve 0,03 litre karbondioksid gazı bulunur. Hava, bu
gazların karışımıdır. Havada gaz hâlinde bulunan azot, yumurta akı,
ekmek, et gibi cisimlerin yapı maddesidir. Böyle azottan yapılmış
maddelere Protein diyoruz. Proteinler,
aminoasidlerin peptidleşmesinden hasıl olan polipeptid
yapısındadır. Bunlar, protoplazmanın yapı taşı olduğundan,
proteinsiz, yani azotsuz yaşanmaz. Yalnız yağ, şeker, nişasta gibi
azotsuz gıdalarla beslenen bir hayvan, yaşayamaz. İnsan, her gün
gıdalardan 8 gram azot almak mecburiyetindedir. Lakin ne insan ve
ne de hayvan ve ne de bitkiler, havadaki azotu alamıyoruz. Zira,
azot moleküllerindeki ikişer atom, birbiri ile kuvvetli bağlı olup,
kolay ayrılmıyor.
Havada oksijen bulunmasaydı veya
oksijen miktarı yüzde 21'den az veya çok olsaydı, zararlı olur,
hiçbir canlı nefes alamaz, yaşayamazdı. Yeryüzünde hiçbir insan,
hayvan, bitki bulunmazdı. Yağmurlu, karlı ve fırtınalı havalarda
oksijen miktarı hiç değişmiyor. Allahü teâlâ değişmekten muhafaza
ediyor. Havadaki oksijen miktarını yüzde 21 olarak sabit
tutuyor. Bu nimetlerin kıymetlerini anlamalı, her nefeste
şükretmelidir. Görmek, işitmek ve söylemek nimetlerinin
kıymetlerini de düşünmelidir.
Bu nimetler için, gece gündüz
durmadan hamdedilse karşılık yapılabilir mi? Lazım olan hamd ve
şükür yapılmadığı için, bunları geri alıyor mu? Almıyor, affediyor.
Hamd ve şükür etmeyenlerin, hatta inkâr edenlerin, dünya nimetleri
içinde, rahat ve mesut yaşadıkları, bazı sevilmişlerin de
sıkıntılar çektikleri görünüyor. İmâm-ı a'zam hazretlerinin
zindanda işkence yapılarak öldürülmesi ve imâm-ı Rabbânî
hazretlerinin üç oğlunun bir günde vefat etmeleri böyledir. Bunlar
bizi aldatmasın! Çünkü, Allahü teâlânın af ve sabır sıfatları,
diğer sıfatları gibi sonsuzdur. Bizim gibi cahiller, böyle af ve
merhamet sahibi Rabbimize karşı kusurlarımızı bilmeli, Ona karşı
şükürde hiç kusur yapmamalı, emirlerine ve yasaklarına, yani
İslâmiyete bütün gayretimiz ile sarılmalıyız.