Amirler el ile, âlimler
dil ile, cahiller kalb ile emr-i ma'ruf yapar.
Sual: Haram, günah
işleyenlere, her Müslümanın nasihat etmesi, onlara doğruyu
bildirmesi gerekir mi veya bunun belli bir ölçüsü var
mıdır?
Cevap: Fetâvâ-yı Hindiyyede, konu ile alakalı
olarak deniyor ki:
“Günah işleyene tatlı sözle
emr-i ma'ruf, yani nasihat edilir. Dinlemezse, fitne çıkacak ise
edilmez, susulur. Sözü dinlenecek ise, sert söylenir. Sövmek, kötü
söylemekle emr-i ma'ruf yapmamalıdır. Karşılık verecek kimseye,
emr-i ma'ruf ve nehy-i münker yapılmaz. Karşılığa sabredebilirse
yapması efdal olur. Amirler el ile, âlimler dil ile, cahiller kalb
ile emr-i ma'ruf yapar. İnsan evvela kendine Emr-i ma'ruf
yapmalıdır. Cahil, âlime emr-i ma'ruf yapmamalıdır. Bir günahı
yapmak âdeti olan, o günahı işleyeni görünce, emr-i ma'ruf yapar.
Günah işleyene emr-i ma'ruf yapamayan kimse, onun babasına söyler
veya yazar. Babası emr-i ma'ruf yapmaz veya yapamayacak ise,
babasına bildirmez. Zevcine, hükûmete bildirmek de böyledir. Tövbe
edenin günah işlediği başkasına bildirilmez. Hırsızı gören,
zararından korkmazsa haber verir.”
***