Allahü teâlâ, Kurân-ı
kerimde buyuruyor ki: "Bana yaklaşmak için, vesile
arayınız!"
Sual: Kur’ân-ı kerimde;
(Bana yaklaşmak için, vesile arayınız!) buyuruluyor. Buradaki
vesileden maksat, murat nedir, ne anlamamız
gerekir?
Cevap: Allahü teâlâ, Mâide
sûresinin 35. âyetinde mealen buyuruyor ki: (Bana
yaklaşmak için, vesile arayınız!)
Mealen demek, İslâm âlimlerinin
anladıklarına göre demektir. Vehhabiler; “Vesile, sebep,
ibadetlerdir. Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için
farz ve nafile ibadetleri yapmak lazımdır. Tarikata girmek, bir
şeyhin eteklerine yapışmak, ölülere, dirilere yalvarmak, insanı
Allaha yaklaştırmaz, bilakis uzaklaştırır” diyorlar. Ehl-i sünnet
âlimleri ise buyuruyorlar ki:
“Evet, vesile, sebep, ibadetleri
yapmaktır. Fakat, sahih, doğru, halis olan ibadetler, vesile olur.
İbadetlerinin sahih olması için, doğru iman, temiz ahlak sahibi
olmak ve şartlarına uygun yapmak lazımdır. Mesela, namazın sahih
olması için, abdest almak, kullanılan suyun temiz olması, namazı
vaktinde kılmak ve kıbleye karşı kılmak, namazdaki âyetleri,
tesbihleri ve duaları doğru okumak ve daha nice şartları,
vesileleri bilmek ve yapmak lazımdır. Her ibadetin de böyle
şartları, vesileleri vardır. Bunlar, senelerce çalışarak öğrenilir.
Bunlar düşünmekle, rüya ile öğrenilemez. Bunlara inanan, bilen ve
yapan âlimlerden işiterek veya kitaplarını okuyarak öğrenilir. Fen
bilgileri de, profesörlerden uzun zamanda öğrenilmektedir. Böyle
imanlı, kalbi temiz, doğru din âlimlerine müderris, muallim ve
mürşid denir. Mürşid demek, su üstünde yürüyen, havada uçan,
kaybolan şeyleri bilen, okuyup, üfleyerek hastalara şifa veren
kimse demek değildir. Ahkâm-ı islâmiyyeyi, yani kalp, ruh ve beden
ile yapılan ibadetleri bilen, yapan ve başkalarına da öğreten Ehl-i
sünnet âlimi demektir. Her Müslümanın, Mâide suresindeki emre uymak
için, böyle bir mürşidi, rehberi veya kitaplarını araması, farz ve
nafile, bütün ibadetleri Ondan öğrenmesi lazımdır.”