İtikadı doğru olan
Müslümanlara Ehl-i sünnet
vel-cemâ'at veya Sünnî denir.
Sual: İslâm dinini, doğru
olarak nereden, hangi âlimlerin kitaplarından
öğrenebiliriz?
Cevap: İslâm dininin
bildirdiği din bilgileri, Ehl-i
sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan
bilgilerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri iman ve İslâm
bilgileri arasında, manaları açık
olan nasslardan yani âyet-i kerimelerden,
hadîs-i şeriflerden birine
inanmayan Kâfir olur. İnanmadığını
gizlerse, buna Münafık denir. Hem
gizler, hem de, Müslüman görünerek Müslümanları aldatmaya
çalışırsa, buna Zındık denir. Manası
açık olmayan nassları yanlış tevil ederek, yanlış inanırsa, kâfir
olmaz. Fakat, Ehl-i sünnetin doğru yolundan ayrıldığı için,
Cehenneme girecektir. Bu kimse, manası açık olan nasslara inandığı
için, azapta sonsuz kalmayacaktır. Bunlara Bidat
ehli veya Dalâlet
fırkaları denir. Yetmişiki dalâlet fırkası vardır.
Bunların, kâfirlerin, mürtedlerin yaptıkları ibadetlerin ve
insanlara yaptıkları iyiliklerin hiçbiri kabul edilmez, ahirette
işe yaramaz. İtikadı doğru olan Müslümanlara Ehl-i
sünnet
vel-cemâ'at veya Sünnî denir.
Sünnî olanlar, ibadet yapmakta dört mezhebe ayrılmışlardır. Bu dört
mezhepte bulunanlar, birbirlerinin Ehl-i sünnet olduklarını
bilirler ve birbirlerini severler. Dört mezhepten birinde
bulunmayan kimse, Ehl-i sünnet olmaz. Ehl-i sünnet olmayanın da,
kâfir veya bidat ehli olacağı, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin
Mektûbâtında, Dürr-ül-muhtârın Tahtâvî hâşiyesinde, El-besâir
li-münkîr-it-tevessül-i bi-ehl-il-mekâbir kitabında vesikaları ile
yazılıdır.
***
Sual: Bir kimse, kendi
kazandığı malı, dilediği gibi harcayabilir, istediğini yapabilir
mi?
Cevap: Bir
kimsenin, malını kendisi için kullanmadığı zaman, hakkı, yani
lüzumu olmayan yere, az da sarf etmesi israf olur. Mesela, malı
ateşte yakmak, denize atmak böyledir. Lüzumu olan yere, lüzumundan
fazla vermek de israf olur. Mesela, çoluk çocuğuna ihtiyaçlarından
fazla şeyler vermek israf olur. İhtiyaç, İslâmiyetin gösterdiği
miktarlar ile ve memleketin âdetine göre belli olur. Görülüyor ki,
bir kimsenin, malını sarf edeceği, harcayacağı yerleri ve kendi
malındaki başkalarının hakkını öğrenmesi lazımdır.
İnsanın, kendi malında bulunan,
başkasının hakkını ödemesi, israf değildir. Bu hakların en mühimi,
zekâttır.