Dinini, imanını kurtarmak için çare arayanın,
Ehl-i sünnet âlimlerine başvurması lazımdır.
Sual: Bir kimse, dinini
doğru olarak öğrenmek için kime veya nereye müracaat etmesi
gerekir?
Cevap: Hasta olan bir kimse,
polise, avukata, öğretmene değil, o hastalığın mütehassısı olan bir
doktora başvurur. Dinini, imanını kurtarmak için çare arayanın da,
avukata, öğretmene değil, din mütehassısı olan Ehl-i sünnet
âlimlerine başvurması lazımdır.
Din âlimi olmak için de, zamanın
fen bilgilerini iyi bilmek, ayrıca ihtisası olmak, Kur'ân-ı kerimi
ve manalarını ezberden bilmek, binlerce hadîs-i şerifi ve
manalarını ezbere bilmek, İslâmın yirmi ana ilminde mütehassıs
olmak ve bunların kolları olan seksen ilmi iyi bilmek, bu ilimlerde
ictihad derecesine yükselmek, dört mezhebin inceliklerini kavramış
olmak, tasavvufun en yüksek derecesi olan Vilâyet-i
hassa-i Muhammediyye denilen olgunluğa erişmiş olmak
lazımdır.
Kendi hastalığını ve kalbindeki
hastalığın ilacını bilmeyen cahillerin hadîs-i şeriflerden kendine
uygun olanları seçip alması imkânsız gibidir. İslâm âlimleri, kalp,
ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine uygun ruh ilaçlarını,
hadîs-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Peygamber
efendimiz, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baştabip
olup, evliya ve âlimler de, bu hazır ilaçları, hastaların
dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir.
Hastalığımızı bilmediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz
binlerce hadîs-i şerif içinden, kendimize ilaç aramaya
kalkarsak allergie, aksi tesir hasıl olarak,
cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz. Bunun
için hadîs-i şerifte;