Allahü teâlâ, devlet işlerine karışmayı değil, devlete yardım
etmeyi, fitne çıkarmamayı emretti.
Sual: Bir Müslüman, sadece kendini mi düşünmelidir, ailesine,
topluma, içinde yaşadığı devletine karşı da sorumluluğu yok
mudur?
Cevap: Müslümanın birinci vazifesi, nefsine, şeytana uymayıp ve
kötü arkadaşlara, azgın, asi kimselere, anarşistlere aldanmayıp,
kanuna karşı suçlu olmaktan, Allahü teâlâya karşı da günah
işlemekten sakınmaktır. Allahü teâlâ kullarına üç vazife verdi:
Birincisi, şahsi vazifesidir. Her Müslüman, kendini iyi
yetiştirecek, sıhhatli, edepli, iyi huylu olacak, ibadetlerini
yapacak, ilim ve güzel ahlak öğrenecek, helal lokma kazanmak için
çalışacaktır.
İkinci vazifesi, aile içindeki vazifesidir. Hanımına, ana,
babasına, çocuklarına, kardeşlerine olan haklarını yapacaktır.
Üçüncü vazifesi, cemiyet, toplum içindeki vazifeleridir.
Komşularına, hocalarına, talebesine, ailesine, emrinde olanlara,
devlete, bütün vatandaşlara, dini ve milleti başka olanlara karşı
vazifeleridir. Herkese iyilik etmesi, eli ile, dili ile kimseyi
incitmemesi, kimseye zarar vermemesi, hıyanet, hainlik etmemesi,
herkese faydalı olması, devlete, kanunlara karşı, hiç isyan
etmemesi, herkesin hakkını ödemesi lazımdır. Allahü teâlâ, devlet
işlerine karışmayı değil, devlete yardım etmeyi, fitne çıkarmamayı
emretti.
***
Sual: Zengin olan bir kimse, zekâtını verdikten sonra elindeki malı
istediği gibi harcayabilir mi veya nasıl, nerelerde
kullanmalıdır?
Cevap: Bu konuda, Süleyman bin Cezâ hazretleri, Eyyühel Veled
kitabında buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, sana fazla mal verirse bahil yani cimri olma! Din
uğruna sarf et! Halis Müslümanların yazdığı doğru ilmihal
kitaplarını al, dağıt, cihat sevabına kavuşursun. Peygamber
efendimiz bir gün, (Yâ Ebâ Hüreyre! Müminlerin büyüğü, benden sonra
o kimsedir ki, Allahü teâlâ ona mal verir, o da gizli ve aşikâre,
açıktan Hak yoluna harcar ve yaptığı iyilikleri kimsenin başına
kakmaz) buyurdu.”
***